Cumartesi, Aralık 31, 2011

Cumartesi, Aralık 17, 2011

olric 1

bir yerlerde hep yanlış yapmanın telaşlı kıpırtısını yaşıyorken...
o yanlışın artık sonsuza dek düzeltilemeyeceğini bilmenin
kıstırılmışlığı ile
pusuyorum bazen....
uzun süre gecelere küsüyorum...
uzun süre kendime küsüyorum...
uzun süre kaleme...kağıda küsüyorum...hayata küsüyorum

En keskin can alıcı virajlarını takipteyim şimdi dönülesi yolların...
Kış hâlâ duruyor olduğu yerde... Ben duruyorum…
sen yanımdan hızla geçiyorsun uzaklara ….
Oysa bilmiyorsun ben Uzaklara yollanacak bir mektubu taşıyorum içimde…
Yazılanlar çoktan yazıldı... yaşandı ve bitti olric...
yazılanlar çoktan yazıldı bitti...
asla yinelemeyeceğiz bir daha!

kışın dondurucu soğuğu kadar dayanılmazdı zaman…
kitap raflarına kafamı gömüp aradığım asıl bulmak istediğimdi…
aradığım neydi olric…

kış ki önümü kesmeyi sevdi hep…
ama ben kış´a inat bir cümleyle açtım yolları bildin hep!...
ahh işte…
"hep olmayacakları mı ister insan… hep olmayacağa mı yönlendirir
yoksa olayları"
içimdekiler eylül dansından geri kalanlar ver elini olric…
aşk´ın bizi bıraktığı sahilden başlayıp bırakalım içimizdeki
tüm gereksiz cam kırıklarını…

ben elime bez bebeğimi alıp oturayım cam pervazlarında…
ben uçurayım uçurtmamı…sen bilyelerini yuvarla yokuş aşağı
ver elini olric..
"her şey güzel olacak …buda geçecek…
sen güçlüsün" diye diye yolu yarıladık bak!...

Pazartesi, Aralık 12, 2011

pervin dişçi'de.

ilk kez dişçiyle tanışma günümüzdü,pervin hanımın ağzında altı çürük olunca.
maalesef erken çürüdü dişleri,süt dişleri oluşu biraz umutsuzluğumuzu azaltsada,bundan sonra ciddi bir dişçi ziyaretleri bekliyor bizi.
not:3 günlük samsun tatilinde pervini annemlerle bıraktık,bir 20 gün daha oradalar,ve ordaki dişçide tedavi ile kurtarılır demiş dişler için(burdaki birini çekicaz demişti)
neyse geldiği gibi tedaviye başlıycaz inş.dişçi koltuğunda çok zorlanmayız.
yıldızlı not: ön alt dişinden biri sallanıp düşmüş pervin hanımın samsunda,normalde ilkokula başlarken düşmesi lazımdı,sanırım erken çıktığı için dişler erkende düşüyolar,yeni gelenleri çürütmemek için çok çalışmalıyız)

Çarşamba, Kasım 30, 2011

koca bir neyse yorgunluğunun ardından..



'Neyse' demek iyidir, 'bu da geçer' demek gibidir, geçmez, herkes bilir geçmediğini, geçmiş gibi yapılır.

Bazen 'gibi yapmak' da iyidir, bazen öyledir, bazen geçer, hiçbir zaman geçmez.

insan 'neyse' demeye başladığında, 'ne sabahtır bu mavilik ne akşam' duygusunun da, yavaş yavaş ondan geçtiğini kabul etmeye de başlamış demektir. İkindinin akşam alacası dediğimiz o garip vakte değdiği yerdedir.

Hiçbir şey 'neyse' demenin niye bunca dokunaklı olduğunu o ıssızlık anı kadar iyi anlatamaz.

Sizin de 'neyse' demekten, 'peki' demekten yorulduğunuz olmuyor mu? 'Neyse' demenin, sanki her şeyi, herkesi, hayatı bağışlıyormuş gibi görünen, oysa unutmaktan, sineye çekmekten, uzaklaşmaktan başka bir şey olmayan kolaycılığı ağır gelmiyor mu?

İnsan, ne kendini bağışlıyor gerçekte, ne de bir başkası gibi gelen hayatı, yalnızca unutmayı seçiyor.

Unutma!

Unutarak yaşayabilirsin diyor, içimizde varsa bir ses, belki de yaşarsan unutursun.

Unutarak yaşamak: 'Neyse' demek mi? Her şeyi unutmak, kendini de unutmak için.

Geri alıyorum söylediğimi, 'neyse' demek 'Bu da geçer ya hu' demek değil, kimse beni hatırlamasın, ben kendimi çoktan unuttum demek.Çok yorgunum hatırlamaktan demek, belki de başka hiçbir şey dememek.

Attila İlhan'ın dediği gibi: "İnsan bir akşamüstü ansızın yorulur/ tutsak ustura ağzında yaşamaktan" demek.

yazı da yorar bazen insanı, 'neyse' diye yazmak bile ağır gelir, kelimeler eline gelmez olur,Yalnızca yazı mı, şiir de yorar, şiir de yorulur, hiç başlanmamış, yarım kalmış şiirlerden söz etmiyorum, onlara heves yetmemiştir ya da heves o kadardır. Şu tamamlanmış gibi duran şiirler de bazen 'neyse' yorgunluğunu taşır.

Tomris Uyar'ın unutulmaz hikâyesi 'Metal Yorgunluğu'nu okuduysanız, beni daha iyi anlarsınız. Uçakların yorgunluğunu anlatmak için kullanılan bu deyimden, insanın düşmesini, kelimelerin düşmesini de anlayabilirsiniz. Metal yorgunluğu sürtünmeden kaynaklanıyorsa, insanın yorgunluğu da karşılaşmaktan, çarpışmaktan, kelimelerin yorgunluğu, insanın acısını alır diye, ağır cümlelere, dizelere bir teselli olarak yerleştirilmekten neden kaynaklanmasın?

'Neyse' diye başlayan bir yazı ne anlatabilir? 'Neyse' diye bir yazıyı okuyan bunda ne bulabilir? 'Neyse' diye yazan, yazmış bulunmakla kurtulabilir mi bu duygudan?

'Neyse' diye yazmanın ne faydası var?

insan hatırlamaktan, hatırlatmaktan yorulur.

İnsan bazen en çok kendinden yorulur!(alıntı)

işte uzun zamandır yazmayışımın ardındaki asıl sebep bu olsa gerek~~

Pazartesi, Eylül 19, 2011

görüldüğü üzere durumum.

Zaman öğretiyor eğriyi doğruyu insana,kimsesiz sularda boğuşurken dalgalarla,bir el uzatan dahi bulamayınca hissediyorsun acının en can yakanını,
-uzun zamandır sakindi sular,beni geriye çekip çekip aynı hızla kayalara çarpmamıştı deniz ne vakittir,,,
bir ihanet hissinde boğulur gibi olmayalı uzun bi zaman geçmiş olmalı,,
kreması bozulmuş bir yaş pasta ekşiliğinde şimdilerde hayat benim için,,
anlam çıkarmaya çalıştığım tüm sözlerin içi bomboşmuş meğer,
yorgunum,uzun uzun susmak geliyor içimden,,
ve ağlarken kimse görmesin gözyaşlarımı istiyorum,,
ve yine otuzumda ben,yalnız ben,şu dünyada yapayalnız ben,,

Çarşamba, Haziran 29, 2011

lal sessizliğinde dışım.

...


üzgünüm,

böylesi hırpaladığım için kendimi...

Cumartesi, Haziran 25, 2011

haziranın yirmibeşi..

tek kişilik oyun rekora koşuyor,,
evliliğimizin altıncı yılı bitip yediye girerken, sadece yanımda olmasıydı eşimden beklentim,
yine kendi kendimin boynunu bükük biraktıp beklenti içinde olarak,,
ve yine üzgün,kırık,ümitsiz,
ve ziyafet sofrasına aç gözlerle bakan kedi kadar sevgiye aç yüreğimle,
yapayalnız ben..

Cuma, Haziran 24, 2011

Çarşamba, Haziran 22, 2011

haziranın yirmiikisi,yalnızlar tiyatrosun da tek kişilik oyun var.

bu kaçıncı doğum günüm,
kimselere belli etmeden içimdeki hayal kırıklıklarıyla geçirdiğim,şimdi tam hesabını çıkaramıycam arkadaşım..
yıllardır aynı hatayı yaparmı insan?diye bi soru sorsalar uluorta,
yalansız vede çekinmeden bi parçada utanarak belki,kısık bi sesle evet çıkardı benden bu soruya karşılık,
neden? diye devam eden bi soru gelmesin aman ha devamında..
//
aynı hataları yapıp,hatalardan ders almadan yine aynı adımların izinde bulmak kendimi 30. yaş günümde de,,
belki sevdiklerinden ilgi beklemek,yada belirsiz bi beklenti içinde olmak size göre masumane,hatta hiçbir şekilde hata olarak adlandırılamaz bişey olabilir,
oysa benim lugatımda yılların tecrübesiyle,her ne kadar aynı beklentiler ve devamında süregelen hayal kırıklıklarını yaşıyorda olsam,
adı tamda bu hissettiklerimin.."hata"..
yine bi doğum günümde daha kimselerin farketmediği kadar yalnızım,
kimselerin göremediği kadar kırılmış içim,
ve boynu bükük,camdan bi terazinin boş kefelerinde sevgi kırıntıları bulabilme umudunu taşıyorum hala garip bi şekilde,
ne eşim,
ne dostlarım,
ne arkadaşlarım,nede hiçbişekilde hayatıma teğet geçmeseler bile kendime yakın bulduklarım,,
eski yaşımın bitmesine üç beş saat kala yalnızlığımın şahidi şu bikaç satır dili kırık cümleler,
ve bilgisayarımda kaçıncı kez dinlediğimi bilmediğim rahmetli kazım koyuncunun şarkısı "TSİRA"..
insan gerçekten yalnız geliyor ,yalnız gidiyormuş şu dünyadan bilirdim de, bişey daha öğrendim ki bugün;
hayatı boyunca koca bir kalabalığın içinde olsa da,
meğer yalnız da yaşıyormuş hayatı hiç görünmediği kadar,,
yok yok bu doğum günümde gözyaşı yok,
artık bi parça olsun büyük yaşların rollerine hazır olmak gerek,
//
(onca yazı yazdım,hayret);içimdeki çocuk kalan yanların hepten sesi kısılmış olmalı,
uzun zamandır muhalefet etmiyor bana,
hayret >_<

Pazartesi, Haziran 13, 2011

seçim 2011

eski seçimlerin tadı tuzu kalmadı,
nerde o sabahlara kadar heyecanla seçim sonuçlarını beklediğimiz geceler,
şimdi yayın yasağı kalkar kalkmaz yırtık dondan düşer gibi düşüyor haberler ajanslardan televizyonlara,
ve dev ekranlarda,herşey meydanda,
zati o eski ananemizden kalma tahta sandıklarda yoktu bu seçimlerde,şeffafı gelmiş zillinin,
tırnaklarımıza mürekkep bile dökmüyolar bikaç seçimdir sizde farketmişsinizdir,
mühürleri de yenilemişler,eskiden bastığım yuvarlakta evet belli olsun diye ne güç sarfederdim,hey gidi günler,,
bi aynı kalan bayram sabahı heyecanımız seçim günlerine dair galiba,
en azından bende bi o kalmış,kendimi bi yokladım da şimdi,,
(bu arada % 50 ile AK parti birinci oldu)>_<duymayan olmuştur belki^^
sonuçlar hepimiz için hayırlı olsun..

Çarşamba, Haziran 08, 2011

난 당신을 위해 기원,행운을 빌어요 내 소중한 친구

Dostlar atışır da,yiğitler susar mı?
Elma ile armut bifteğin yerini tutar mı?
Aklı olan light luyt şeyler yutar mı?
insan hiç hazzetmez kepekten liften
zarar gelmez hiç ufacık bi göbekten..
Doymuş ile doymamış bir olur mu?
hiç galoriden sual olur mu?
bir de nutrasweetten baklava olur mu?
insan hiç hazzetmez kepekten liften,
kimseye zarar gelmez orta boy bir göbekten..
Coşar şu deli gönül börek,mantı,pizzayle
ürkütme gözünü hiç hacimle,enle,boyla
hiç endişe etme zarar gelmez hiç tahterevan bir göbekten..
Çiçek dalda güzeldir,kuzu şişte
üç beyazı tartışmak boştur bu işte
fikirler kişiyinen değişir her yiyişte
İnsan hiç hazzetmez kepekten liften
dedikya gardaş zarar gelmez hiçkimseciklere muhteşem bir göbekten..
***
işin mizah boyutu bir yana; Zayıflamak Sabır İrade Ve Bilinçle Gerçekleşir.
bu arada merak edenler için başlıktaki korece yazımın anlamını ingilizce yazıyorum buraya >_< I'm praying for you, good luck my friend.^^

Pazartesi, Haziran 06, 2011

sevdiğim haziran~~

Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer" Ve bilirsin, o nehir asla durmaz.
// J. Chrstophe //
uzun zamandır yokluğumun farkındalığıyla,biriktirmeden vede üzmeden bi parça kendimi yaşadım gittim dersem,yaşanılanlara haksızlık etmekten öte,yukardaki alıntıladığım cümlenin bende bulduğu anlamı,bir çırpıda silip atmış olurum herhalde~~
****
haziran geldi ya ,
yine bir ilk aşk heyecanı bastı içime,bi çocukluk,bi kabına sığamamazlık,hayal kurmalar sıcak yaz gecelerinde yatağa başımı koyar koymaz,ve sebepsiz bir gülüşle kendine gelmeler~~
hayatıma dair dönüm noktalarım hazirana denk gelmiştir çoğu zaman,daha bi güçlü,hiç olamadığım kadar iradeli hissederim kendimi yılın bu vakitlerinde.pişmanlıklarım ve kendimi hırpalayışlarım yok denecek kadar azalır,çabuk atlatırım depresyon dedikleri şeyi haziranda,
işte bu yılların verdiği haziran tecrübesine dayanarak yeni ve tertemiz bir sayfa daha açıyorum kendimde,beni üzen şeyler gelince de aklıma "not problem,geçti gitti şimdilik"diyip tesellinin en afillisini yapıştırıyorum kendime~~
sevgili hayat nehrim,yalvarsam vede ağlasam bile durmayacağını biliyorum bir an olsun,
işte bu yüzden,belki de sırf bu yüzden birbirimizi görmemezlikten gelipte geçirdiğimiz günlerin yerine sana yüzümü dönüyorum,içimdeki sabırsız heyecanlarımın sessiz çığlıklarında senin o çağlayan sesinde duymak istiyorum seninde hissettiklerini,
ve sadece bekliyorum hayırlı olanları,
olabildiğince beklenti içinde olmamacasına~~

Pazartesi, Nisan 25, 2011

bu bende ki ne ola ki..

günlerden pazartesi,
bir insan haftanın daha başında bu kadar mı yorgun olur?
_evet,sanırım,
bu sabah çok yorgunum ruhtan yana..
yorgunum,kırgınım,canım sıkkın,karman çormanım,tuhaf kelimesinin tamda cuk diye oturduğu bir tabir üzereyim,
ilginç olansa;
şimdi etrafımdaki insanlara benim böylesi bir ruh haliyeti içinde olduğumu söylesen inanacak kimseyide bulamayabilirsin iyimi..
pürüzsüz bi gülümseyişin ardında çünkü tüm hissedilenler bende,
ne garip bi ironi değil mi? ne dersin..
doluya koysan almıyor,boşa koysan dolmuyor demiş vakti zamanın birinde ikimizin de atası olan zati muhterem..
bunca yıl sonra bile haklı çıkışı,çok ileri görüşlü biri olduğunu düşündürdü birden bana şimdi şöyle bi bakınca..
***
bazen dünya numunelerinden cömertçe tatmışımın heyecanı ve kalp çarpıntısı,
bazı anlardaysa,yalnızlığa büyük bi iştah kabartıp uzaklara gitmeyi isteyen bir can bende ki..
kendimden uzaklaşıp bi parça geriye baktığımdaysa tek görebildiğim uçup giden ömrümün bir bahar kelebeği gibi gözlerinde taşıdığı hüzün ve pişmanlıklar..
her geçen gün biraz daha çoğalıyor hesabı verilecek anlar.. Ah o çetin hesap günü,yine çöktün içime olanca ağırlığınla,Rabbim ellerimi bırakma ki kaybolup gitmeyeyim sevdiklerinin arasından..
***
özledim arkadaşım geride kalan ne varsa,ve hasretim isteyipte yapamadıklarıma,
büyük bi heyecanla aldığı bir külah dondurmadan bikez dahi ısıramadan yere düşürmüş çocuk gibi şaşkınım,üzgünüm,ve bende ağlasam avazım çıktığı kadar,ona sussun diye yeni dondurma alanlar beni de bi parça görmezlermi..

Pazartesi, Mart 14, 2011

pervinin park kazası

yazmaya ihtiyacım var tahminimden de fazla,
pazar gününden beri normal yaşama dönmeye çalışıyorum,pervinin geçirdiği bir kaza sonrası girdiğim şoktan,
düşündükçe hala ağlıyorum,ellerim buz kesiyor,titremeye başlıyorum,
pazar günü parkta kafasını parktaki spor aletlerinden birinin köşesine hızla çarptı (spor aletinin üstünde küçük bi kız vardı)kafasında küçük bi yarık açıldı,ve kanamaya başladı,o an ne yapacağımı şaşırdım,eşim ve babamda fuar için beylikdüzüne gitmişlerdi,bi yandan titriyor diğer yandansa kendimi kaybetmemek için kendimi zorluyordum,kucağıma aldığım gibi hastaneye doğru gitmeye başladım,diğer yandansa eşimi aradım,kendisi uzakta olduğundan kaynımı aramış,sağolsun o yetişti bize,gittiğimiz b.paşa dev.hastanesi,haseki ye gitmemizi söyledi,o arada benim amcamın oğlunada babam haber vermiş,arabayla yanımızda beliriverdi sağolsun,
haseki hastanesinde beyin mr'ı çektiler hemen,hamdolsun korkulacak bişey yok dedi beyin doktoru,ve bir dikiş attılar,attığı çığlıklar hala kulaklarımda, yazarken bile ellerim buz kesti:(
daha yazamıycam sanırım..

Salı, Şubat 22, 2011

sevdimya seni miladım o gündü...

seni seviyorum,
ela gözlüm..
iyi ki ve de şükür ki varsın,
hayatımın ortağı biricik eşim,
doğum günün kutlu olsun
ve her yeni yaş hayırla gelsin hayatımıza...
당신을 사랑합니다
^.^

Pazartesi, Şubat 21, 2011

bir dönüm noktanız olsun.

Geçmişi değiştiremeyebiliriz ama gelecek için şansımızı deneyebiliriz.
işte tamda bu cümle benim yumruğumu masaya vurup,evet işte budur hissini yaşadığım anın cümlesidir.
yani biraz daha açık yazacak olursam,ben bu cümleyi kilo verme noktasında kendime misyon edinmiş bulunmaktayım,ama herkes kendine bakan yönüyle,başlamayı çok isteyipte devamlı ertelediği şeylere karşı elede alabilir bu harika sözü.
yada kendine bambaşka bir dönüm noktası belirler.evet ben yine zayıflama yolundayım bildiğiniz üzere,ama bi türlü iki yıl önceki kararlılığı kabullendirememiştim kendime,sonra bigün oturup dedim ben nerde yanlış yapıyorum,neden isteklerime kendim bile dört elle sarılamıyorum,(iki diyetisyen değişikliği de yaptım bu arada,en sonunda buldum,problemin çözümü,iki yıl önce yarım bırakılmış yerden başlamaktı.
evet yine diyetisyenim ESMA ERDİ hanımefendinin kapısını aşındırmaktayım :)
iyi gidiyor,Allah'a şükürler olsun.
bu seferki başlangıcımda daha fazla yazmak istiyorum diyet sürecimi, yediklerimi,hissettiklerimi,zeyıf noktalarımı,yapacağım yeme yanlışlarını,ve iradeli olduğum anları,
velhasıl buralardayım daha sıkça..

Salı, Şubat 15, 2011

barby&kevın ailesi..

bir varmış bir yokmuş,evvel zaman içinde kalbur saman içinde,derken günlerden birgün,barbi ile kevın tam bir aile olabilmek için evliliklerine altın toplar eklemek istemişler,ve gel zaman git zaman barbi hamile kalmış...

ve barbi ile kevın çifti 9 ay 10 gün sonra nur topu gibi ikiz bebeklerini kucaklarına almışlar:P


masalda burdan sonra boyut değiştirmiş ;D

Cuma, Şubat 11, 2011

Mehmet Akif Ersoy'dan..

Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, dostunun yüz karası, düşmanının maskarası. (m.akif ersoy)
geçenlerde eşimle tek kişilik bir tiyatroya gittik.konu MehmetAkif Ersoy'un hayatı idi.türkiyede ilk kez yapılan bir tiyatroymuş bu,biz gerçekten bol ve zenginlik içine doğduğumuzamı bu kadar vefa yoksunuyuz ecdada dedim içimden izlerken,ve oldukça da beğendim.
mehmet akif'e göre herkez bir meslek sahibi olmalıymış,buna çok önem verirmiş,yukardaki sözü okuyunca dahada iyi anladım neden önemsediğini bu meseleyi.

Çarşamba, Şubat 09, 2011

Necip Fazıl Kısakürek'ten..

Yüz daha versem yüz uman yüzler bilirim. Yokuşlara kardeş düzler bilirim. Dünya öküzün üstünde derler ama dünyanın üstünde nice öküzler bilirim. . . ! NFK

Pazartesi, Şubat 07, 2011

Aldığım ilk korece mektup :P

안녕~zeynep cevik
이름이 zeynep 인가요? 아니면 성인가요?친구들은 당신을 뭐라고 부르나요?장문의 긴 쪽지를 보고 좀 깜짝놀랐어요^^기분도 좋고^^ 감동~ 오늘은 그냥 한국어로 메세지로 보내고 같은 내용을 영어로 번역해서 보낼게요~^^한국어 공부 도움되도록~^^제가 사는 제주도는 아직 겨울입니다. 최근 몇년만에 이렇게 추웠던 적은 없었던 것 같아요~ 겨울이 빨리 가고 따뜻한 봄이 빨리 왔으면 좋겠어요.이스탄불은 이제 눈 내린다면서요? 거기도 추운가봐요~시크릿가든 봤다는 얘기 듣고 좀 깜짝 놀랐어요~ 최근에 끝난 드라마인데 어떻게 봤어요? ^^우리나라에서 시크릿가든은 너무 인기가 많았어요.특히 주인공 '현빈'은 많은 여자들에게 인기가 많습니다. 당신도 현빈을 좋아하나요?^^다음에는 제가 살고 있는 제주도에 대해 적어서 보낼게요^^사진도 같이 보낼수 있으면 같이 찍어서 보낼게요^^감기 조심하세요~
안녕
today, i writed in korean
Next time, i will send the above message translate korean into english
I hope you are studying Korean.

Cumartesi, Şubat 05, 2011

diyet'in olmazsa olmazı.

1.madde: Kendinizi inandırın.

Kilo vermek isteme nedenlerinizi ve güzel bir vücudun faydalarını maddeler halinde bir kâğıda yazın.
Kendinize;
“Eğer değişirsem ne olacak,
nasıl hissedeceğim,
hayatım daha mı iyi olacak?”
gibi sorular sorun.

Perşembe, Şubat 03, 2011

koregillerden :)


Name: 현빈 / Hyun Bin (Hyeon Bin); Real name: 김태평 / Kim Tae Pyung
Yoon Eun-hye : 윤은혜
işte sizlere hoş bir beyefendi ve hanımefendiyle tanıştırdım bugün.
kendileri benim kore dizi camiasındaki favorilerimden,
(birde So Ji-sub (소지섭) var ama onun yeri ayrı bi yazı konusu :P

Salı, Şubat 01, 2011

kendime tahammülü öğrendim.

Dün sabaha karşı kendimle buluştum,
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
Yokuşun başında bir düşman vardı,
onu vurmaya gittim ;
Kendimle vuruştum..

|||||||||||||||||||

üzerime yapışmış bir yalnızlıkla yaşayıp gidiyorum son birkaç aydır,bu yüzden yıl sonunu kaçırdım muhasebe için ve iyi dilekler dilemekte gelmedi kendime,yılın başınıda kaçırınca..
anlamsız değilim ama ağzımda anlama hasret biraraya gelmeyi isteyen sevgi kırığı cümlelerim dolu,yazasım var ellerim varmıyor,dost omuzu olsa hani şuracıkta bi ağlayıversem içim dışım akça pakça belki iyi olurdum gibi,aslında kötüde değilim,ama dediğim gibi öyle böyle işte..
zaman hayatımdan çalarken en değerli anlarımı sessizce izliyorum her zamanki kadar yarım yarım yaşayarak kenarıdan,
eşimi özlüyorum,kızımı özlüyorum,yapmayı hayal edipte bi türlü yapamadığım onca şeyi özlüyorum,çılgın düşüncelerimin kahkahalarının sesi çınlıyor kulaklarımda,bense bi tebessümle geçiştiriyorum yine olanca kurnazlığımla isteklerimi..
özlüyorum içimde biyerlerde korkakça bekleyen samimiyetimi,ve sabırsızca ümit ediyorum kilometrelerce ötelerden hayatıma teğet bile geçmeyenlerin cümlelerini,ah şu beklentiler oyuyorlar insanın gülen bakışlarının gözbebeklerini her geçen saniyede sanki,ve herşeyin üstüne,blendırdan çekilip,kıyılmış heyecanlarım,ve benim adamı sinir üstüne sinir eden rahat pervasızlığım..
bir üçüncü bakışla baktığımda yazdıklarıma az buçuk sinirlenmişlik havası sezdim sanki kendimde,ama sorsamda cevaplamazki bu mübarek içimdeki,hep atarda atar içine kendi kendine nasıl başa çıkıyor bazen hayret bile etmiyor değilim,herneyse,onada eywallah..
belki ilk adımı attığım tüm merhabalarım yüzünde korkusuzca bi gülümseme bulduklarımadır,ama onlarda bıraktılar bi kere bile tutmadıkları ellerimi,bi izde gülen yüzlerden hatıra kaldı bana iyimi..
derin bi nefes aldım şimdi,ve nefes alınca farkettimki hala hayattayım..
işyerinde odamdayım şimdi,telefonum çalmıyor,e-maillerime baktım sadece spam postalar,galiba günün bu saatinde tamda yapayalnızım,bi başımayım(aslında yalnızlık dediğim şey beden yalnızlığı değil,sevgi yoksunluğu bende,delice sevilmeye ihtiyazım var,sırılsıklam bi aşka,dudaklarım acıyana kadar gülmeye,bıkkınlık derecesindeki sarılmalara,başımı kaldırdığımda beni seyreden bakışlara,suskunda olsa sırılsıklamda olsa heyecanlara..
bu rutin hissizlik,heyecansızlık belimi büken,acaba herşey yaşlanırken bedenim dahi gençliğini yitirmişken açgözlülükle çokmu şey istemekteyim..
işte böylece yürüyorum hayatta,
ve Rabbe şükürler olsun verdikleri için,asla şikayet değil şu yukarda yazdıklarım sadece içime yerleştirdiği duygu kefelerimin boşluğunun normal olup olmadığını sormaktı kendime bir an olsun..
neyse..

Perşembe, Ocak 27, 2011

Çarşamba, Ocak 19, 2011

öylesine,böylesine..

Düştüğünde "Acımadıki'' Diyen Çocuklar Gibi Gizlemek İstiyorum Acılarımı, Umutsuzluklarımı..

*****

Soğudum yeryüzünden,yαr yüzünden...