Salı, Ağustos 31, 2010

sol ayak başparmağım s.o.s. veriyor.

geçen çarşamba tırnak batması sorunumla yüzleştim,ve cesaretimi toplayıp ameliyat oldum,daha doğrusu tırnağı tamamen çekmeden tedavi eden bir doktora gittim,protez-ortez yöntemi uyguluyor,iran asıllı bir doktor,uzmanlığını çapa tıp fakültesinde yapmış burda,velhasıl doktorun doktorluğunu beğendim,bu uyguladığı yöntem de tırnak batmasının tekrarlaması çok çok düşük ihtimal.aslında geçen yıl bir doktora gitmiştim ben,bayan doktor bu doktora gitmemi söylemişti,ama anca bir yıl sonra gidebildim,korktuğumdan.pansumanlarda çok canım yanıyor,ve ayağım şişik olduğundan ayakkabı,hatta terliklerime bile sığmadığından,sok ayağıma eşimin kocaman terliklerini giyip gelebiliyorum işe,sanırım iyileşmesi biraz zaman alacak,Allah'ım lütfen iyileşsin,tüm şifa arayanlara şifa ver ve banada Rabbim,bu tırnak batması çok mühim bişey,sakın benim gibi sallamayın aylarca,siz siz olun daha başlar başlamaz gidin doktora,çok acı verici bişey çook...

Cuma, Ağustos 20, 2010

NASIL BRE ?

Yavuz Selim Han ve canyoldaşı Hasan Can,Mısır seferine çıkacakları gün kayıkla Üsküdar’a geçerler.
Nedendir bilinmez Sultan, yoldaşına takılır:
- "Hasan Can kahvaltı yaptın mı?
"Hasan Can cevap verir:
- "Evet sultanım!"
- "Yumurta seversin değil mi?"
- "Evet sultanım!"
Aradan yıllar geçer. Yollar, muharebeler, insanlar, şehirler...
Nihayet Mısır seferi biter, İstanbul’a gelirler. Şimdi yine sandaldadırlar.
Ama bu kez yönleri Sarayburnu’nadır.
Sultan ansızın Hasan Can’a döner:
- "Nasıl bre?
"Cevap ışık hızıyla gelir:
- "Rafadan sultanım!"
Birlikte düşünmek, beraber hissetmek...
‘Hemhâl olmak’ denilen şey bu olsa gerek.
Hasan Can Hazretleri Bursa Yeşil Türbe haziresinde medfûndur.
(hayırlı cumalar olsun efendim,bu mübarek ramazan ayının cuma gününde hayır dua ile atalarımızı hatırlayalım istedim..

Perşembe, Ağustos 19, 2010

eltim doğum yaptı ömerimiz hoşgeldi aileye.

bugün sabahtan sezeryan için gitmişti eltim hastaneye,ve şükür kavuştuk oğluşumuza,ikiside iyiler,çok şirin bir bebek ben eltime benzettim,tabi büyüdükçe değişir yüz ifadesi,akşam iftar sonrası ziyaretine gittik hastaneye,açıkçası hastanedeki rahatlığını ve hemşirelerin ilgisini görünce biraz içim burkuldu,kendi doğum yaptığım günleri anımsadım,ve maruz kadığım psikolojik muamemeleerde ne kadar yıprandığım aklıma geldi,işten ayrılmadan önce para biriktirmeye karar verdim,bi kez daha hamile kalırsam doğum için istediğim hastaneye gidebilirim bende,hem birikmiş param olduğu için kendimi para konusunda ezik te hissetmem,neyse..

Çarşamba, Ağustos 18, 2010

yaktım gemileri yine hiç arkama bakmadan.

ya ben işten çıkınca nasıl yaşıycam bilmiyorum,varya eşim dahi olsa kimseden para isteyebilme gibi bi alışkanlığım yok,yani al şu parayı bile dese istemem var param derim,böylede bi uyuzum işte,
keşke kendime ait bir sabit gelirim olsa,kimseye karşı ezik hissetmesem kendimi,heleki eşime kırılmışsam öl allah bi daha unutmam o anı ve bidaha hiç bişey almam ondan,biraz kinciyim galiba,
mesela geçen gün bisiklet almış kendine 400 tl ye,şimdi o bisikleti ne koyacak nede kullanabileceğin bir yerimiz yok,sokaklar zaten daracık,ilerleyen zamanda alırıdın yazık alıp kullanamayacan çürüycek dediydim,aman nerden dedim keşke alıp başımı öteki odaya gitseydim ne hali varsa görsün deyip,demediğini bırakmadı bana,en sonunda,zayıf bi noktamı yakalamış olmanın verdiği bir mutlulukla dediki,sen lcw gidip çok rahat para harcıyosunya,bende bunu almak istedim dedi,o an o kadar kırıldımki ona,ben bisiklet almış oluşuna değil zamansız alışına fikrimi söylemiştim sadece,demekki benim aldıklarım gözüne batıyo ve böyle fırsatını buldukça bana karşı kullanacak,öyle olsun bende bi daha senden haberli bişey yaparmıyım,tövbe ki yapmam,bundan böyle ne aldığımı gösteririm sana nede yanında bişey alırım,akşamda zaten markete gittik iki paket limonata aldım,evde varya neden alıyosdun felanlar bıraktım tabi sinirle,evde meyve suyu olduğu halde kendisi 8-10 paket birden alıyo bazen,ay herneyse o kadar birikmişimki eşime yaptığı herşey gözüme batıyo,söyledikleri diken gibi canımı acıtıyo,
havalar ısınalı ayrı yatıyoruz genelde,böyle kızgın olduğumda ona,yaşlı insanların neden yataklarını ayırdıklarını daha iyi anlıyorum,
sanırım bi kitap yazmalıyım "evliliklerin ömrü,uzatmalar dahil 5 yıl" diye,ondan sonrası kabullenilmiş,alışkanlığa dönüşülmüş bir evi paylaşmadan öte bişey değil.
artık o eski ben değilim,içimdeki çocuğu öldürdü evli olduğum bu beş yıl,eşimden bir çift aşk sözü duymak için bütün gün yalvardığım günler geride kaldı,artık ihtiyacım yok yapmacık sözlerine,sevme beni diycem bundan sonra,ama zaten hiç sevmedinki beni,bu yüzden sorun olmaz senin için..

Salı, Ağustos 17, 2010

açık hava da eyüp sultan iftartı

eşimin arkadaşları ali ve faruk ile beraber akşam iftarda eyüpte buluşmaya sözleştik(ailecek),tabi yelizin annesi ve benim kayınvalidemde gelmişler,ben işyerinden yürüyerek eyüpe gittiğim için habersizdim açıkçası,nerde oturup yiyeceğiz felan bi bilgim yoktu,
aynı resimdeki gibi bir kalabalığın içine kilimi sermiş bizimkilerde,biraz yiyecekte getirmişler,poğaça börek gibi,velhasıl iftarı açıkhavada yaptık,
aslında kendi fikrimi beyan edecek olursam,insanların kaynaşması dına olumlu karşılıyor olsamda,kendim bu tür kalabalıkların içinde olmayı sevmiyorum,belki gün içerisinde gürültüden yorulan beynimin sessizlik arayışıda diyebiliriz sebeplerden birine,
öyle işte,hoşlanmamışta olsam bu durumdan belli etmedim kimseye,ve yelizle biraraya gelmekte güzeldi,(rusyada yaşadıkları için yılda birkere anca görüşebiliyoruz)

Perşembe, Ağustos 12, 2010

Anna'yıda sevmediler benim kadar.

üçüncü tekil şahısların yaşamları arasına gizlediğim duygularımın,bana ve korkaklığıma gönül koyuşlarının bir iç boşaltımıdır bu desek,eksik belki,ama fazla olmaz inan yazılacaklar.
neden böylesine kendimi yalnızlık ormanında çalı çırpı ardına gizleme gayretim,ve neden yüzleşme anları bu kadar sızlatıyor o en derin yerini kalbimin,sanada böyle olmuşmuydu hiç anna,ardında bırakıp gidenin gitmişliğine alışmışlık yüklü uzun bir isim cümlesine yerleştirip öteki deyip geçip gidebilmişsindir de,bu elimizi bırakmamaya söz vermiş,seni ve beni birinci çoğul şahış makamına,yalnızlığın yalınlığından biz kalabalığına çekip çıkaranlara ne demeli annam,sen söyle bildiğin bişey varsa,verilen sözlere dair,
ben daha 62.ayda tökezlerken,geçermi dersin bu yapayalnızlıkla yanındakiyle bir ömür,keşkeler niye bu kadar çoğaldılar,ve bir virüs gibi yayıldılar içimize annam,bu keşkeli pişmanlıklar,ötekilerden daha az can yakıcı değil inan,sevilmemek sevgiye aç bir yüreğe verilebilecek en büyük ceza olsa gerek,bir bilsen sevilmeye ne kadar muhtacım,şu sıcak yaz kuraklığı gibi büyüyor içimdeki çatlaklar,ve ümitsizliğe düşmemek,herşeyden vazgeçmemek işten bile değil..
annam,bizide severlermi bi bayram sabahı olsun öpüp gözlerimizden,iyiki varsın diyenimiz olurmu şu yalan dünyadan göçüp gitmeden,
dünya lezzetlerinin tadı tuzu kaçmış,ve hatta lezzet vermek bi yana televizyon dizileri kadar yapmacık.
en çok içimi yaralıyan da ne biliyormusun,sevilmediğime şüphe dahi edemiyecek kadar emin oluşum,sevilmiyorum anna,beni seven bir erkek yok şu dünyada,bakışlarımdan anlayanım,gözyaşlarımı öpenim yok,yalnızlığı iliklerime kadar hissedip tir tir titrerken beni sarıp sarmalayan kollar yok,nazımı çekecek hiçkimsem yok,
böyle kolayca yazdığıma aldanma anna,şuraya her dökülen kelime içimde biyerleri kanatıpta sökülüyor sanki,
aman kimse duymasın anna,biz bize ağlaşalım,kimse bilmesin ödünç aldığımız polyannanın gülüşlerini,
acıyan yanlarımızı yine kendimize saklayalım,kadınsı yanlarımızı ortaya çıkarmaya lüzum yok,nede olsa kadın olarak bizi arzulayan kimsemiz yok,neden diye sorma sakın,üzülürsün şişmanlığını yüzüne haykırırsam şimdi,yoksa bilmiyormuydun anna,şişman kadın asla güzel değildir,neyse üzülme daha fazla..
aklıma gelene de bak şimdi anna,sinanın mihrimah sultana aşkını kıskandım bikez daha,iyimi?
bu kıskançlık çok illet bişey bende,eskiden de bu kadar kıskançmıydım acaba?
anna bi sen varsın bi de ben bildiğim,sevilmediği için bunca acıyı çeken,
anna,biriktirme vakti şimdi yaşanacakları,
ve taşma sınırına dayandığında birikenler,ben yine uğrarım senin dost yüzüne,
hoşçakal anna..