Salı, Nisan 27, 2010

buruk mutluluk

sonu mutlu biten filmlerdeki,
esas oğlanın yanında duran kızım ben.
hani film mutlu bitmişte olsa,
durup düşününce,
gözlerindeki yaşlarla hatırladığımız
o hüzünlü bakışların sahibi..
ateşte unutulup kömüre dönmüş
bir yığın et gibi kalbim şimdi,
baktıkça size bulaştırdığım gözyaşlarımda saklı
bir aşk yanığı kokusu bu besbelli..
anlamadığımsa,
mutlu bitiyorsa eğer filmlerdeki aşlar,
neden beni böylesine nefessiz bırakan hıçkırıklarda boğuluşum,
esas oğlan...
bırakma ellerimi,
götür benide filmin sonundaki mutluluğa dek yanında,
ve sev beni,
sevmeyi beceremeyen beni,
soluksuzca sev,
ve hesapsızca,
yada boşver.
sevme en iyisi,
sevmek çok can yakıcı bişey...
(written by: zeynep melike..)

Çarşamba, Nisan 21, 2010

bir anektod


Öğrenci;
- Hocam,diye sormuş.İnsan,maymunun gelişmiş şeklidir’’diyorlar.Ne dersiniz?
Seyid Ahmet Arvasi cevap vermiş.
- O mantığa göre çınar ağacı da maydonozun gelişmiş şeklidir.

Pazartesi, Nisan 19, 2010

bir doğumgünün daha geldi işte gül kızım.

canım kızım,
bugün doğum günün,
yıllar nede çabuk geçip gidiyor,daha şimdiden pişmanlıklarım dağ gibi büyüdü seninle beraber geçiremediğim zamanlarım için.
özür dilerim böylesine harika bir rolü bu kusurlu halimle hakkıyla yerine getiremediğim ve annen olmayı yeterince iyi beceremediğim için,
bir gülüşünle bütün günümü neşelendirdiğin içinse teşekkür etmek nekadar yeter ondan da endişeliyim.
seninle bizi lütuflandırdığı için tek bir an bile şükürsüzlük etmek istemem Rabbim'e,
ve senin gibi bir meleğe her bakıpta doyamadığımda,Allah'tan sana birsürü kardeşler istemek geçiyor aklımdan senin gibi melek çocuklar,o heyecanla,belki iki belki üç..neyse ^.^
şu yalan dünyada en büyük hayalim insan yetiştirmenin hakkını vererek,seni hakkıyla bir kul,güzel,bilgili,başarılı bir hanımefendi olarak yetiştirebilmek,ve Rabbimin sevdiği,içinin güzelliği yüzüne yansımış,seni iki dünyadada sevecek bir eşle mutlu görebilmek,
bukadar erken kurulmuş cümlelerime şaşırmış olabilirsin,ama geçen üç yılın nasıl geçtiğini bile idrak edememişken aslında bu istediklerim pekte uzak sayılmaz düşününce,
seni seviyorum kızım,
senin o çocukça inatlaşmalarına olgunca karşılık veremeyip çocukça surat yaptığım için,ve çoğu zaman çabuk pes edip ağladığım için ve senide üzdüğümden dolayı en çokta belki,bikez daha özür dilerim senden,
gözümüzün nuru,minik kelebeğim,canım,pervinim,sultanım,iyiki varsın annesinin gül kokulusu,
cennet yüzlüm şükür ki varsın,
doğum günün kutlu olsun...
(annen:zeynep melike..)

Salı, Nisan 13, 2010

öğrendim ki...

öğrendim ki... Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız. Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz, gerisini karşı tarafa bırakırsınız.

öğrendim ki... Güveni geliştirmek yıllar alıyor, yıkmak bir dakika.

öğrendim ki... Hayatında nelere sahip olduğun değil, kiminle olduğun önemli.

öğrendim ki... Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün, ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

öğrendim ki... Kendini en iyilerle kıyaslamak değil, kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

öğrendim ki... İnsanların başına ne geldiği değil, o durumda ne yaptıkları önemli.

öğrendim ki... Ne kadar küçük dilimlersen dilimle, her işin iki yüzü var.

öğrendim ki... Olmak istediğim insan olabilmem, çok vakit alıyor.

öğrendim ki... Karşılık vermek, düşünmekten çok daha basit.

öğrendim ki... Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek, hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

öğrendim ki... ‘Bittim’ dediğin andan itibaren, yeniden başladığını.

öğrendim ki... Sen tepkilerini kontrol edemezsen, tepkilerin hayatını kontrol eder.

öğrendim ki... Kahraman dediğimiz insanlar, bir şey yapılması gerektiğinde, yapılması gerekeni, şartlar ne olursa olsun yapanlar.

öğrendim ki... Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

öğrendim ki... Bazı insanlar sizi çok seviyor, ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

öğrendim ki... Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz, bazıları hiç karşılık vermiyor.

öğrendim ki... Para ucuz bir başarı.

öğrendim ki... En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.

öğrendim ki... Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları, kaldırmak için elini uzatır.

öğrendim ki... İki insan aynı şeye bakıp, tamamen farklı şeyler görebilir.

öğrendim ki... âşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

öğrendim ki... Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar, daha uzun yol yürüyor.

öğrendim ki... Hiç tanımadığın insanlar, iki saat içinde, senin hayatını değiştirir.

öğrendim ki... Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.

öğrendim ki... Duvarda asılı diplomalar, insanı insan yapmaya yetmez.

öğrendim ki... Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.

öğrendim ki... Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da!

öğrendim ki... Tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür
deneyimler yaşadığınızla var.

öğrendim ki... Aile hep insanın yanında olmuyor.Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.

öğrendim ki... Ne kadar yakın olursa olsunlar, en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.

öğrendim ki... Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

öğrendim ki... Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın. Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

öğrendim ki... Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

öğrendim ki... İki kişi münakaşa ediyorsa; bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

öğrendim ki... Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

öğrendim ki... Gerçek sevgi yıllar geçtikçe giderek katlanıyor...
Sevgiyle...


İçimizden Biri
Ayşe AYDAN

kaynak:http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=436689

Pazartesi, Nisan 12, 2010

hastayız hasta,canımız ister pasta :)

geçen hafta acillerde dolaşırken iyi olan bir ben kalmıştım sanırım,pazar gecesi pervini götürdük,pazartesi,eşimin şantiyede geçirdiği ufak bir kazada şiddetli kafası ve incinen boynu için acildeydik,(şükür ki kırılma veya çatlak yokmuş)salı önce kayınvalidemi ve görümcemi,ikinciye diğer görümcemin kızını ve sabaha karşı 4:30 gibi pervini götürdük yine(kusma,ateş ve ishal ile)ve çarşamba eşimin kontrolü,pervinin iğnesi derken işe gelemedim,böyle devam etti haftasonuna kadar ve ben hala kendime gelmiş diyilim,yani kendimi dinlesem halsizlikten kolumu kıpırdatamam,ama sürükleye sürükleye geçirdik bir haftayı daha..şimdi herkes biras daha iyi şükür,
pervinin rahatsızlığından dolayı annemlere götüremedik,ve sağolsun annem bizim eve gelip baktı pervine üç gün boyunca,pazar akşamı eşimin arkadaşına gittik oturmaya,bir diğer arkadaşıda geldi hanımıyla,bizim gibi misafir oalrak gelenler karı koca doktordular,hanım çok canayakın ve güzeldi,tesettürlüydü,ama çalışırken başörtüsünü açtığını,ama bunun bile yeterli olmadığını normal hayatında bile kapalı olduğunun bilinmesinin kendisine sıkıntı olacağını söyledi,çok üzüldüm söylemem gerekirse,ve mahalle baskısı dedikleri çığırtkanlık böyle bişey olmalı dedim,keşke özgürlük herkese ait bişey olsa..bu cümleyi yazınca keşke diye başlayan bir cümle daha icat edildi şu an gibi geldi sanki,neyse,işte böyle velhasıl...

Cumartesi, Nisan 03, 2010

ESAS AKIL

Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar: Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?
Doktor:
Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?
Adam:
OOO ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.
Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Ders: Sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır akıl.

Perşembe, Nisan 01, 2010

is there something that you wanted to say?

yağmur yağdığında,
o insanı düşünüyorum.
asla çok konuşmayan o insanı.
aşk acısı çeken o insanı.
gideni unutmamak için,ağlayan insanı...
birgün bir arabanın içinde bana sordu,
dünyada en kederli şey nedir?
aşktan daha kederli olan şeyin,
sevgi olduğunu duydum.
o zaman kafasını sallayan o insanı,
yalnız,dağınık bir odada,
bana gitar çalan,beni avutan,
o yufka yürekli insanı sevdim.
elveda bile demeyen o insanı.
şimdi mutlumu merak ediyorum,
belki bir an olsun beni düşünür mü?
hala özlediğim o insan,
şu an unutmam gereken o insan...

(**yukarda yazdığım cümleler izlediğim bir kore filminde geçen hisli bir şarkının sözleri,aslında keşke müziğiyle orjinal halini ekleme fırsatım olsa buraya,sözlerinden hiçbişey anlamasanızda kalbinize dokunacak bi şarkı,işte bu yüzden belki sevginin dili aynı,ne dediğini bilmeseniz bile,canı acıyan birilerinin sözleri olduğunu hissettiriyor.şimdilik elimden gelen sözlerini eklemek,ve hepsi bu,şimdilik.
**yandaki ise,şarkıya uyduğunu düşünerek, çok eskiden tanıdığım bir arkadaşın resminde ufak oynamalar yaparak eklediğim bir resim,dünya küçük belki birgün yolda karşılaşırsanız,resimdeki kişi ile,bu şarkıdan hatırlamanızı istemediğimden yüzünü bulanıklaştırdım,bunuda merak eden olu diye not düştüm :)
herneyse,işte şarkıdaki gibi bende merak ediyorum,şimdi mutlu mu geride kalanlar acaba...