Perşembe, Ekim 30, 2008

evlilikler adına ısrarla tavsiye ederim.


***Arkadaşlar evlilikle ilgili harika bi program diyebilirim buna,dün akşam eve giderken radyoda ilk kez dinledim,ve çok beğendim,zaten başlayalı bir hafta felan olmuş sanırım,dinleme fırsatı olan herkese tavsiye ederim. evlilik,aile,yuva kavramları,aile içi iletişim,problem çözme metodları,uzman psikoloj YASEMİN YALÇIN ALPTOSUN evlilik okulunda psikoloji bilimini evlilikle alakalı tüm cevaplarını sizlerle paylaşıyor.EVLİLİK OKULU hafta içi hergün 18:00 haber bülteni sonrası radyonuz BURÇ FM de.
evliliklerimizin daha verimli geçmesi adına"evlilik okulu" bu geçmiş bölümlerin adresi,devamını (yeni bölümlerini)akşamları radyoda(burç fm de) yada bölüm bölüm canlı yayında interette burda dinleyebilirsiniz,herkese olumlu yönde fayda sağlayabilmesi duasıyla.

beğendiğim bi ev ayrıntılarından.






(kendime not:bigün böyle bi evin olursa (:D)aynen yukardaki gibi ferah bi yatakodası yap kendine,hatta evin en geniş ve güneş alan odasını yatak odası yapabilirsin,çünkü sen ferahlığı seversin unutma bu notumu!...

Çarşamba, Ekim 29, 2008

son dakika yine benden.

bi yarım saaat sonra eve gitcem,üff,bugün canım çok sıkıldı ve elle tutulur bi iş felanda yapamadım zaten,bütün gün başladım başladım işlerimi hep yarım bıraktım gibi bişey işte,belki herkesler 29 ekim tatili yaparken işyerinde olduğumdan psikolojik olarak etkileniyorumdur bu durumdan,birde üstüne bu hafta sonu cumartesi akşama kadar çalışacak olmamız haberinide öğrenmiş olmakta tetikledi belki bu halimi,net bişey diyemiyorum,ama vakit çabucak geçsin istedim hepsi bu,geçtide zati,şunun şurasında bi yarım saat kaldı,eşim gelecek almaya birasdan,hayalimden geçen bugünün ardından bi yarım saat kadar sahile götürse beni mesela,sessizce bi deniz havası çeksem ciğerlerime güneşin batışını seyretsem 10 dk.da olsa yeter walla:) neyse gider ayak hayallere dalma bakalım hanımefendi,adam alcak seni berabercede pervini alacaksınız direk üstünü çıkarıp pervinle ilgilenmeden önce yemekleri ocağa koyacan,sen pervinin ihtiyaçlarını görene kadar onlar ısınacak,yemek ye,biras muhabbet,ve uyku,,
en son tiyatroya sinemaya yada bi sultanahmete gitmeyeli 2 yıl olmuşmuş,varsın olsun bebeğin üşümesin,düşüncesiz olma havaları görmüyomusun,bigün kızın büyüyünce beraber gidersiniz,(o zaman tabi işede gitmezsin,beraber bol bol gezersiniz,inş.)nankörlük etmeyelim bakalım,yıldız parkına götürmedimi seni eşin,hem bu haftasonu onca bardaktan boşanır gibi yağan yağmura rağmen,hadi bütün gün evdeydik sıkılmışsındır deyip gezmeye çıkarmadımı seni,(evet eşim iyiki benim eşim walla hakkını yemiyim,elinden geldiğince fazlasıyla anlayışlıdır,hatta beni benden iyi anlar bazı zamanlar:)yaa aslında bugünün ardından istiyorum sadece gezmeyi,sadece bi yarım saat,neyse başka bi yarım saatte gideriz kısmetse dimi,gidemediğim bi şey için şimdi kendimimi üzeyim daha fazla:)ay yazarken ben bu yazıyı vakit geçti hemencecik,çıkmam gerek,sanırım oldukça karmaşık olan bu halimi fazlasıyla yansıtmışım yazıma saçmalayarak birasda:) kaçtım ben,iyiki varsınız herşeye rağmen küp şeker tadında canlarım,,,

sen de mi unuttun beni Bey!!!‏


Son günlerde, bir surat, bir surat ki gelinde,

Çayımı bile yarım dolduruyor bey.

Allah'tan kulaklarım ağır işitiyor da

Duymuyorum ne söylediğini

Ama yine de hissediyorum bey;

Beni bu evde galiba istemiyor artık

Hey gidi günler heeey.

Oğlunu bilirsin, vur kafasına al lokmayı

İki ara bir derede ne yapsın ana bu atsa atılmaz, satsa satılmaz.

Bana artık gizli gizli sarılıyor bey...

Dün akşam uyurken öptü beni biliyor musun?

Nasıl ağırıma gitti nasıl

Artık akide şekeri de getirmiyor.

Hani dişlerim yok ya, güya yerken garip sesler çıkarıyormuşum da

Çocuklar iğreniyormuş benden.

Yok,vallahi yalan bey, hiç yapar mıyım ben öyle şey?

Gelin çocuklara masal anlatmamı da yasakladı

Üstelik seninle konuşuyormuşum diye duvardaki resmini biryere sakladı

Olsun,

koynumdaki resminden haberi bile yok!

Yine de beddua edemem bey,

Oğlumun karısı, torunlarımın anası o.

Geçenlerde üst komşular geldi,

Ne konuştuklarını duymayayım diye kapıyı üstüme kilitledi.

Duymadım, duymadım, lakin hissettim.

Düşkünler evine yatıracaklarmış önümüzdeki ay beni

Ne yalan söyleyeyim epey ağırıma gitti, epey,

Ha, sen ne diyorsun bey?

Hani bir görünsen oğluna, ne de olsa babasısın,

Seni dinler.

Bu odada oturur, vallahi hiç dışarı çıkmam.

Akide şekeri de istemem.

Masal da anlatmam artık çocuklara

Ne olur ayırmasınlar beni bu evden

Yaşayamam nefes bile alamam

Sana ait anılardan uzak ne yaparım ben, ne yaparım?

Şu camın pervazında hayalin durur, çekmecelerde el izin.

Bastonun hala duvarda asılı.

İstemiyorlar beni artık, istemiyorlar hasılı.

Hey gidi günler hey

Hani diyorum bir çağırsan

Yoksa, yoksa sendemi unuttun beni bey

Sendemi unuttun beni bey?




Not;Birgün yaşlanacağımızı unutmayalım. Ve büyüklerimize bu sözleri söyletecek davranışlarda bulunmayalım
(bu bana gelen bi mail di,ve ben paylaşmak istedim bu yazıyı,çünkü unutuyoruz çoğu zaman tabağımıza ne doğrarsak kaşığımıza onun geleceğini...

Salı, Ekim 28, 2008

ellerini bırak avuçlarımda kalsın.


(sinan özen benim 13-14 yaşlarında en çok beğendiğim şarkıcıydı,uzun zamandır pek müzik felan dinleyemiyordum açıkçası,şimdi uzun aradan sonra biyerde bu şarkısını duyunca beğendim,ve sizlerlede paylaşmak istedim,,
...
Bizim aşkımız masal gibi
ayrılık erken
Sende çok sevdin bende seni
düşün giderken
Nasılda sürüklendik geldik bilmem bu yere
Ellerini bırak avuçlarımda kalsın
Sen ol yanımda
yıllar ömrümü çalsın

ilişkilerden durumlar.


müjdeli iki haberden.

hayatta anneliği tatmasını dilediğim,ve haklarında hayırlısıyla kucaklarında bebelerini sevmeyi hayal ettiğim iki insandan biriydi arkadaşım fatma,ünv. den ev arkadaşlığı yaptığım halada ilişkimi koparmadığım arkadaşlarımdandır,kendisi kayserilidir,ama evlenip memleketine dönmedi oda diğer bi arkadaşım filiz gibi:)ünv.deyken bizi kayseride evinde ağırlamıştı 5 gün,çok harika günlerdi,annesi o küçükken vefat etmiş,annanesi pamuk şekeri gibi,aklıma geldikçe hala dua ederim onun için:)velhasıl fatmacım 6 gün önce sezeryanla 3,5 kilo sağlıklı bir kız bebeği dünyaya getirdi şükür,hatice nimet koymuşlar kızının adını,hoşgeldin diyorum ailenin ve seni sevenlerin nimeti,,(ikinci arkadaşta hamileymiş,onun bebeğinide sabırsızlıkla bekliyorum bakalım:) aşağıdaki resimler "hatice nimet" RABBİM DİLEYEN HERKESE HAYIRLISIYLA YAŞATSIN BU DUYGUYU,AMİN...

elisia sana kavuşmak çok güsel oldu.

üç günlük bir ayrılıktan sonra(blogger ın mahkeme kararıyla kapatılması sebebiyle),yine yazabilmek gerçekten rahatlattı beni diyebilirim,yani blog sayfamı bukadar benimsediğimi vede sevdiğimi,ben bile farketmemişim sanırım:)birde üstelik iki gündür,ttnet alt yapısında bir arıza varmış ve bu nedenle internete bile giremedim,ne evden nede işten,neyse bugün ikiside geldiler,ne güsel,,,

Perşembe, Ekim 23, 2008

bugün adım uykucu:D

eve gitmeme yaklaşık birbuçuk saat kadar var daha,sabahtan beri üzerimde uyku sırnaşıklığı var,ay sanki dün gece hiç uyumamışım gibi,halbuki uyudum,akşam misafirim vardı çaya,pervinde gece bir iki uyandı,tamam ama,
..sabah beri iki fincan kahve içitim,enstrümantel müzikler dinliyorum,kaç kere gittim elimi yüzümü yıkadım temiz hava almak adına kafamı o yemekhanenin sonundaki tavana yakın pencerelerinden bile dışarı uzattım,gerçi ordan bakınca tek manzara uzayıp giden işyerlerinin çatı kiremitleri,ama olsun,aradan biyerlerden gökyüzüde gözüküyo şimdi haksızlık etmiyim,sonra bizim çaycı teyzeyle muhabbet ettim,bana geçenlerde çantasının çalınma olayını anlattı mesela,iş çıkışı minibüs beklerken bir kadın ve üç kız çocuğu yaklaşmışlar yanına,a biliyonmu teyze bugün 4 te deprem oldu diyip girmişler muhabbete,bi vakit sonra farketmişki,ne çanta var yanında ne kadınlarla kızı,etrafa bakınırken sıkışık olan trafikteki bir araca binerken görmüş kızlardan birini,gitmiş arabanın yanına (tabi trafikten gidemiyolar)"çantamın içinde bi kavanoz patates köfte ikide ekmek var,evladım çok acıktıysanız afiyet olsun yiyin,para ararsanız Allah versin,bak ben 65 yaşında işe gidiyom"demiş,kadın aa teyze yanlışlıkla almış bizim çocuklar heralde diyip vermiş çantasını,tabi bizim teyze adile naşit gibi biri görseniz anlatış biçimini,şaşılacak olaya güldürdü bizi velhasıl:D ay nerden girdim bu hikayeye diye yazının başına baktımda şimdi,neyse toparlanmıycak gibi duruyo yazı burda kesiyim bari:D şimdilik eyvallah ben gider sessizce,,

sütaş serisigillerden iki karikatür daha.


eskilerden bir nasihat


Tarlada ekinim var deme ambara girmeyince,
Hayırlı evladım var deme el koynuna girmeyince,
sadık dostum var deme başına bir hal gelmeyince,
Vefakar karım var deme yok günü görmeyince,
..
Ağustostan sonra ekilen darıdan
işinin başına geç gidenden,
Bal vermeyen arıdan,
Kocasından sonra kalkan karıdan,
Haram kazınılan paradan kimseye hayır gelmez.
..
Zengini fakir eden hayırsız evlattır,
Memuru tüccarı fakir eden süslü avrattır.
Fakiri fakir eden kuru inattır.
çok acıma acınacak hale gelirsin.

kadınlar budur,çözüm de budur.

...
Sebepsiz üzüntüler yaşar, basit şeyleri dert edebilirler. Herhangi bir konuyu uzatır, zihinlerinden atamaz ve günlerce düşünürler.

...
"Sev, değer ver, paylaş" desteği kadına yetecektir. Kadın olumsuz duygularını bastırdığında onları içinde biriktirir, ama bardağı neyin taşıracağını kestiremezsiniz.

...
Akıllı kadın eşine özgür olmak hakkı tanırken akıllı erkek de eşine üzülme hakkı vermelidir. Böylece erkekler ilişkide nefes alırlar. Sessizlik zamanlarında zihinleri geviş getirir. Kadınlar da duygusallıkları sebebiyle anlaşıldıklarını hissettikleri için kendilerini güvende bulurlar.

...
Kadın Psikolojisi (Prof. Dr. Nevzat Tarhan /Sayfa 30)
(teşekkürler hatice,güsel bi alıntı oldu senden bana bu yazı:D

Çarşamba, Ekim 22, 2008

sorun yok


bugüne not:gerçekten sorunları olanları düşün,ve sorun ettiğin şeyleri de düşün,
ve ruhunu yoran bu durumdan hemen çık bakalım...
güsel :D

bizden iyilik şükür.

iki gündür bi sıkıntı var gibiydi içimde,şimdi şükür daha iyiyim,aslında biras fazla düşünmektendi sanırım bu iç daralması bendeki,onu öyle yapsak nasıl olur,bu böyle dahamı iyiki,ne zaman bitecek,nasıl bitecek,bla bla bla işte böyle saptan samandan şeyler,birasda eşimin bugün başlayacağı yeni bi iş var 6 aylık,onun heyecanı ve stresi vardı üzerimde(eşim işe gitmediği çarşamba ve cumartesi günlerinde ek iş buldu,levent teki ösym binasının şantiyesinde kontrol mühendisi olarak çalışacak)ailemiz için böylesine çok çalışıyor olması beni sevindiriyor ama bi yandanda çok çok yorulacak olması,ne biliyim işte öyle bişeyler,ama ilerisi için ona tecrübe ve referans olması adına ve biras da maddi sıkıntılarımızın çözümü adına iyi olacak inş. bu iş,(maddi sıkıntı dediğim ödenmiycek bişii diyil öyle ama ben borçlu olma kavramına çok gerilen biriyim,yani borçlu olunca çok agresif ve tedirgin olurum,habire nezaman bitecek borcum onu hesaplarım felan işte,yani ben büyütüyorum sanırım birasda bu borç kavramını kafamda:),
..sabah 6 da uyandım,sanki işe başlıycak olan benim:Dhatta stresinden karnım şişti desem yalan olmaz:)kendi ilk işe başladığım gün geldi aklıma heralde,neyse inş.rabbim yardımcısı olsun bu işte,aldığı sorumluluğu en iyi şekilde hakkını vererek tamamlasın,,

yukardan bakınca "KABE'M"

bu resmi görmek bile heyecanlandırdı beni,inş. önümüzdeki sene gidebiliriz oralara,nasip olursa,,,

""DÜNYA ÇAPINDA ARKADAŞLIK ÖDÜLÜ"

sevgili haticecim beni böyle bi ödül için seçtiği arkadaşları arasında göstermiş,çok çok teşekkür etmek isterim bikez daha,,sanırım bu ödülü devretmek gerekiyormuş,bende,listemdeki tüm arkadaşlarıma gönderiyorum,iyiki sizleri tanımışım diyorum birde:D

Salı, Ekim 21, 2008

böyle işte.

dönemsel bi iç değişim sanırım bu bende hissettiğim sıkıntılıymışım hali.kafam hep dolu,düşün düşün bitmiyo sanki çözülmeyi bekleyen şeyler bende,ve sanırım buna bağlı uyandığımda bile kendimi yorgun hissedişim,hayırlısı diyip geçip gidiyorum olaylar yaşanırken bir bir hayatımda,,ben gidiyorum ama aklım gelmiyor benimle ve damla damla birikenleri toparlamaya çalışıyor,görünürde elle tutulacak bişeyler yok gibi,belkide mevsimseldir(tabi bi suçlu bulmak daha kolay oluyo her zaman için böyle karışık durumlarda:)..kendimden bahsetmek istemiyorumda sanki kendimi daha önce benim hissiyatımı yaşamış birinin iki satır yazısında bulmak istiyorum gibi,bundan dolayıda sürekli aramadayım,okuyup araştırmadayım,..uzun zamandır bir rüya bile göremedim,özledim rüya görmeyi,ve yüzümde bir tebessümle uyanmayı,..ve son bişey hayatımızdaki borçlar,sizinle yaşamaktan daraldım artık,lütfen bitin,olmazmı:(

Pazartesi, Ekim 20, 2008

Cuma, Ekim 17, 2008

Kuşatılmış Hayat Melodramları

Artık karşılaştığımız insanların çoğu kilo verdiğimizi veya aldığımızı söyleyerek konuşmaya başlıyor. Uzun süredir görüşmemiş olsak da konuşma bu sözlerle başlıyor nedense. Oysa onca zamandan sonraki ilk karşılaşmamızda daha derin cümleler kurarak sohbete başlamamız gerekmez mi?
Gözlerimizin içine bakıp, oralarda, daha derinlerde yer tutan bir duyguyu anlamak, kilo alınıp alınmadığını anlamaktan daha zor.

“Birbirimizin içine bakabilmek” yetisini kaybettik.
Bu yüzden de bir bakıştan anlaşılabilecek özelliklerimizle başlıyoruz konuşmaya.
Peki bir dostu sokaktaki herhangi bir insandan ayırt eden şey nedir?

(T.tufan'dan)

kalbini kıracağım daha yer vardır vardır.


gönlüme not düştüğüm ayetlerden.

  • Ey Rabbimiz! Sana güveniyor ve Sana yöneliyoruz; çünkü bütün yolların varışı sanadır. Ey Rabbimiz! Bizi hakikati inkar eden kafirler için bir oyun ve eğlence aracı yapma! Ve günahlarımızı bağışla, ey Rabbimiz, çünkü tek kudret ve hikmet sahibi olan Sensin.”(Mümtehine, 60/4-5.)
  • ...Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelen insanları namazda devamlı ve duyarlı kıl. Ve ey Rabbimiz, bu duamı kabul buyur; Hesab’ın görüleceği Gün, beni, anamı ve bütün müminleri bağışla.” (İbrahim,14/35-41.)
  • Ey Rabbim! Bana doğru ile eğrinin ne olduğuna hükmedebilme bilgi ve yeteneğini bağışla ve beni salih insanların arasına kat. Ve gerçeği benden sonrakilere ulaştırabilme gücü ver bana. Ve beni o nimetlerle dolu cennetin varislerinden biri yap! ... Ve herkesin yeniden diriltileceği gün beni utandırma! O Gün ki, ne malın ne mülkün ne de çoluk çocuğun bir yararı olmayacaktır. Yalnızca Allah’ın huzuruna kötülükten arınmış bir kalple çıkanlar kurtulacaktır.”(Şuara,26/83-89.)
  • ...Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Dünyada ve Ahiret’te benim yakınımda-yanımda olan, beni koruyup destekleyen Sen’sin: Canımı bütün varlığıyla kendini sana adamış biri olarak al ve beni dürüst ve erdemli insanların arasına kat!”(Yusuf,12/101.)
  • “Ey Rabbim! Bu dert beni buldu; ama Sen merhametlilerin en merhametlisisin” (Enbiya,21/83.)
  • Ey Rabbim! Bana bahşedeceğin her hayıra öyle muhtacım ki.”(Kasas,18/24.)
  • Ey Rabbim Rahmetinle bana güzel bir zürriyet bağışla, zira Sen her yakarışı duyarsın. Beni çocuksuz bırakma! Fakat beni varissiz bıraksan bile biliyorum ki, herkes göçüp gittikten sonra kalıcı olan biricik varlık sensin. (Meryem,19/3,4,5; Ali İmran,3/38;Enbiya,21/89.)
  • “De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, insanların hakimine, insanların ilahına, fısıldayan sinsi ayartıcının şerrinden, insanların kalbine fısıldayan cinlerin ve insanların bütün ayartmalarından.” (Nas,114/1-6.)
  • “Ey Rabbim! İlmimi arttır!” (Taha, 20/114.)
  • “Ey Rabbim! Onların beni küçükken sevgi ve şefkatle besleyip büyüttükleri gibi, Sen de onlara merhamet eyle.”(İsra,17/24.)
  • “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla ve müminlerden hiç birine karşı kalplerimizde, kin –nefret, yersiz düşünce ve duygulara- yer bırakma, Ey Rabbimiz! Sen sonsuz şefkat sahibisin ve sınırsız rahmet kaynağısın.” (59/10.)
  • “Veyl olsun(yazıklar olsun) bütün hümeze-lümeze gruplarına. O (gruplar) ki, serveti biriktirir ve onu bir kalkan sayar. Zanneder ki serveti onu sonsuza dek yaşatacak! Hayır aksine o öteki dünyada Hutame’ye/çökerten bir azaba terk edilecektir. Bilir misin nedir o Hutame? Allah tarafından tutuşturulmuş bir ateştir: (günaha batmış olanların tüm hücrelerine işleyen) gönüllerin üstüne kurulmuş, üzerlerine salınacak olan bir ateş; uzayıp giden sütunlar arasında.” (Hümeze,104/1-9.)
  • “Ey Rabbimiz! İşittik ve itaat ettik, bizi mağfiret eyle. Zira bütün yolculukların varış yeri Sen’in huzurundur.”(Bakara,2/285.)
  • “Bizi dosdoğru yola ilet! Nimet verdiklerinin yoluna, gazabına uğrayanların ve sapkınların yoluna değil.” (Fatiha Suresi,1/6-7.)

istanbul serisi 2

Perşembe, Ekim 16, 2008

kördüğümlerce laflar yazmak yerine tek şey..

yazılıp yazılıp silinen yazılar vardır hani,yazdığın bi türlü içine sinmez sanki eksiktir,yarımdır,yanlış yere yazılmıştır gibi gelir ve yazmaya başlamışta olsanız eliniz yazdığınız kelimeleri silmekte terettüt bile etmeden yokoluvermiştir,
işte bugün üzerimde böyle tarifsiz bi durum var diyebilirim,ne yazsam nelerden bahsetsem içime sindiremiyorum,yazdıklarım içimdekileri boşaltıp rahatlamama vesile olmuyolar,


  1. ayrıntılarla uğraşıp kendimi mutsuz etmekten ne zaman yorulucam bilmiyorum,ama yalnız olmadığımı öğrendim dün haticecim vesilesiyle,sağolsun:D

  2. dünde bugünden pek farklı olmayan bir benle eve yürürken adamın biri hağut huuğt tüüü diyiverdi önüme :(,zaten bulanıp bulanmamakta kararsız olan bi mideyle çıkmıştım işyerinden,adamın sergilediği görüntü yetti yani diyebilirim,

  3. akşamları eşim geç geliyo bikaç gündür,(yemeklerde yalnızım yani ama yalnızken yemek yemekten hoşlanmadığıma abur cubur yiyorum bu aralar),yinede armızda kalsın eşim duymasın üzülür sonra aç kalıyorum felan diye:),

  4. geçenlerdeki fırtınada sanırım uydunun kablosu çıkmış hiç bi kanal sinyal vermiyo,benim gibi servis dışı kalmak istedi sanırım biras canı:D gerçi eşimle beraberken hemen hemen hiç tv seyretmeyiz o nedenle pek etkilemiyo bizi tv nin çalışmaması,ama onu beklerken umutsuz ev kadınlarınıda seyredebilirdim belki:D

  5. neyse(bi yazıda nekadar çok "neyse" varsa o kadar boş olurmuş yaz,sanırım boş bi yazı yazdım bende,bu son neysemi okuyunca:D

  6. eltimlerle koçtaşa gittik geçen akşamlardan birinde,o kadar şey beğendim,cebimde ki parasızlığımla,sonra gözüm kalmasın diyede bazı reyonları çabucak geçtim,sonuçta nemi aldım(bazamın altını ve salondaki gömme dolabı işgal eden dokuz tane yorganımı bi o kadarda yastığımı bi ümit büzüştürürüm diye "vakum torbası" aldım(indirimdeydi bayağı:)eve gelince eşimle pervine en uzak odaya gidip denedik bu torbaları,gecenin bi yarısı elektrik süpürgesini açtık,bu kötü oldu tabi ama(kim yaptıysa bu buluşu harbi sivri zekaymış dedim içimden, eşimle de gül gül bi hal olduk karnıma ağrılar bile girdi(bu şeyler büzüşünce komik bi hal alıyolar bi ara resimlerini eklerim belki:)

  7. sonra gazetelerden takip ettiğim haberlerden gıcık olduğum meseleler var ama siyaset konuşmayı gerçekten istemiyorum şimdi bu saatte(genelde erken saatlerde güsel oluyo ama:D

  8. velhasıl güsel elisiam ,kafam ortaköy kumpir'inin içi gibi son iki gündür,kimselere diyemediğim daha doğrusu denilcek bişeyinde olmadığı ayrıntı meselerle boğuşuyorum,ve şuan itibariyle "yoruldum".

24 saat kafama mesai yaptırıp düşündürmek ayrıntıları,yıpratıyo insanı,bende herkes kadar,bi parça geniş olmak istiyorum bu düşünce meselesinde,(genel olarak çoğu şeyde genişimdir aslında,eşim bilir:Du uzun yazıyı bitirmeden önce yazılabilecek en alakasız bi kısa hikayeyle devam etmek istiyorum,(birden aklıma geliverdi sonra ekliyim desemde kesin unutur giderim:)
not:sıkılmadan bu kelimeye kadar okuyan yüreklere sevgiler,sağolun iyiki varsınız,,
hikaye:
Anlatılır…Kays,gezinir sokaklarında Bağdat’ın, mecnun misali…
Bir adamla karşılaşır. Adam yazı yazmaktadır duvara.
“LEYLA U MECNUN”…
Şaşırır Mecnun. Yanaşır adamın ve duvarın yanına.
Sorar adama ne yapmaktasın diye.
Adam: Bunların aşkı öyle büyük ki yazmak istedim der, duvara.
Yerdeki duran başka bir fırça ile duvara yazılı adını siler.
Adam şaşırır. Sorar adam mecnuna, ne yapmak istediğini?
Mecnun yine aynı mecnun, verir cevabını :
Aşk’ın içinde mecnun olmadı hiç. Aşk hep LEYLA idi….

*(yukardaki resim tuğba arkadaşımdan alıntıdır)

sütaş inekleriini bi diğer maceralarından




Mecnun

kusura kalma teselli hazretleri
sana layık bir mürit olamadım besbelli
büyük şehirlerin küçük içinde
dansa kaldırılan utangaç bir kız gibi
buldum bu dünyada kendimi.
ve camları hohlayıp da çizdiğim resimlerden
bir ben kaldım ve sevgilim
suyu ihmal edilmiş fesleğen gibi gitti
gözlerim terledi yolunu gözlemekten
(i.tenekeci)

Salı, Ekim 14, 2008

beğendim bu testi

çilekli sütüm sobelerde dolanan bu testi kendini mimleyerekten yapmış.bende meraktan işte bu adrese girdim,ve kendi üzerimde testi uyguladım ve netice;beni tanır gibiydi:) sonuçları buraya eklemek istiyorum,bende çileklim gibi kendimi sobeliyorum ve kendini sobelemek isteyen herkes bu testi yapabilir:D
(bakalım ben nasıl biriymişim;P

kuzu pervinimizden.

bu aralar pervin biras üşütmüş sanırım boğazları iltihaplanmış,cumartesi gece 02:45 gibi doktora gittik acile,38,5 derece ateşi vardı ve seside gitmişti,üstelik karnı aç olmasına rağmen hiçbişeyciklerde yemedi,emmek dahi istemedi:(doktor ilaçlar ağrı kesiciler,doldurdu yine reçetemizi,gider gitmezde ateş düşürücü fitil verdi hemen,bide 6 tane iğne:(sabah akşam vurduruyoruz,sesi ve iştahı hala gelmemiş olmasına rağmen dün gece biras daha rahat uyudu gibi,inş. iyileşir kelebeğim zira boğazlarının acısından gözyaşlarıyla ağlarken hiçbişey yapamamak,benimde içimi acıtıyor:( helede iğne yapmak için hastaneye gittiğimiz zamanlar daha beyaz önlüklü birini görür görmez başlıyo ağlamaya,iğne yapılırken ben ellerini ve başını tutuyorum,babasıda dizlerini,bacağının üstünden vuruyorlar iğneyi,nasıl titriyo korkudan:( bide günde 4 kere bi şurubu var onuda içirmek işkence gibi yine zorla,dün gece şurubu çıkarırken daha başladı mızırdanmaya,bende uzun bi cümle kullandım beni anlaması ümidiyle ve o an sessizce beni dinledi ve ben aç ağzını kızım hadi dediğimde beni anlamışcasına kapattı gözlerini ve ağlamayı kesip hiç beni üzmeden içti şurubunu,maaşallah benim kuzuma,Rabbim emanetine en güsel şekilde sahip olabilmeyi nasip eyle bizlere inş.

Pazartesi, Ekim 13, 2008

bir sobem daha oldu:)

sobe:"evimde sevmediğim şeyler" nevbahar arkadaşım sobeledi beni cuma günü,bende gecesine yazarım diyerekten seviniyordum ama malum işyerindeki hesap eve uymadı,haftasonu bilgisayar başına hiiiç oturamadım :( şimdi yazıyorum uzatmadan neyse:D
aslında sobe konusunu okuyunca farkettimki evimde sevmediğim biçok "şey" varmış,hatta seri halindemi yazsam diyede geçirdim aklımdan:D (evimde sevmediğim şeyler serisi,"bölüm 9"):P neyse abartmıyim:)
ilk olarak evimde en sevmediğim şeyin evin kalabalık eşyalarla dolu olması diyebilirim,şimdiki aklım üç sene önce evlenirken nerdeydi kimbilir:D

benim evimdeki koltuklar klasik bir model,oysa ben daha renkli daha spor bi model tercih ederdim,onların en kısa zamanda eskimelerini diliyorum:P

kalabalıklığı,içiçeliği hiiiç sevmediğim halde evimde böyle yaşıyor olmamı sevmiyorum,

evlendiğimden beri bir kez bile kullanmadığım,yazları havalandırıp yerlerine tıkıştırdığım dokuz tane yorganım var :)bazen okadar gıcık oluyorumki onlara,böcekler yesede kurtulsam bile demiştim bikeresinde(çok sinir olmuştum ama napiim:D

yatak odasındaki gardrobun üzerinde,daha önce satın alınmış eşyaların boş kutularını neden atmadığımı bilmiyorum,ama hergece yatağa yatınca onları görmeye de ayrıca gıcık oluyurum(bi ara gelselerde bana,şöyle çöpe fıydırsam onlarıda)

itiraf ediyorum sevgili eşime,balkondaki tavanımıza sardırdığın iki saksı sarmaşığıda hiç sevmiyorum,sevemiyorum çocukluğumdan kalma bi anı sanırım(gerçi nekadar sevmediğimi biliyorsundur ama:D

balkonumuzdaki sevgili erzurum semaveri,senide sevmiyorum,ama tek sebebi seni sıkış tepiş edecek evde biyer bulamadığımızdan ortalıkta olmanı sevmiyorum:)

buzdolabının içinin dağınık olmasını da sevmiyorum,

şimdilik aklıma gelenler bunlar,,bende ayşegelin ,canımcım,seni sobeledim,yazarsan okumaktan mutlu olurum,sevgiler herkeslere,

Pazar, Ekim 12, 2008

anna

“Haşmet Babaoğlu için”
Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Rabbin adıyla başlayan adamlarız Anna.
Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
Sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.
Piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde. Kalbimiz derken, ilk gençliğimiz, sakalımız, bir kasetin iki yüzüne de ardarda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum aslında.
İşte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
İnsaf et Anna!
Gidelim buradan.
Senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
Ölelim diyecektim az kalsın. Ölmeyelim. Hiç ölmeyelim Anna.
Sarılalım diyecektim az kalsın. İçimden böyle şeyler de geçiyor işte. Sarılalım, dudakların…
Tamam sustum.
Gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum. Şiir kalsın istersen, sadece otursak. Oturmasan da olur benimle, sadece ellerimi tut. Ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak. Yüzüme bak ama Anna, yüzüme bak. Gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
Gözlerim biraz karanlık. İçinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, cipralexler, Turgutlar, Edipler, Sezailer, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var.
Gözlerim biraz yorgun. İçinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…
Bekleyişler Anna. Köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela. Nişanlısı askerde kızlar, kızı ölüm orucundaki baba, babası tersanede oğul, oğlu şizofren anne.
Hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var. Ama geçecek hepsi, geçecek. Şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
Gözlerimin içine bakmaktan korkma Anna.
Sen adımını attığın andan itibaren Hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
Tanrı bizimle de konuşur belki.

(T.tufan 'dan)

Cumartesi, Ekim 11, 2008

görümce diğil sanki,ablalarımdan ortancası"ayşe"


bu resmi eltimin kına gecesinin olduğu salonda çektirmiştim,yani ayşe ablamın oğlu halili severken halime ablam çekmişti,arkada uzaktan gözükende bebeğin annesi olan görümcem ayşe ablam.şimdi bu yazıyı okuyanlardan minik ama benim için önemli bi ricada bulunmak istiyorum,ayşe ablamın bi sıkıntısı var bu aralar,burdan yazamıycam affedin nolur:( onun bu sıkıntısından kurtulması için bir dua etmeniz sizden ricam,
a.r.olsn herkeslerden,,,

Cuma, Ekim 10, 2008

Perşembe, Ekim 09, 2008

TARİHTEKİ ÜNLÜLERİN HAZIRCEVAPLILIĞI...

  • Bir toplantıda, bir genç Mehmet Akif'' i küçük düşürmek ister:- "Affedersiniz, siz veteriner misiniz?" Mehmet Akif hiç istifini bozmadan şöyle yanıtlamış: - "Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?"
  • Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: - "Sen sır saklamayı bilir misin?" diye sormuş. Vezir: - "Evet hünkarım, bilirim" dediğinde, Yavuz cevabi yapıştırmış: - "İyi, ben de bilirim."
  • Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: - "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: - "Ben çekilirim."
  • Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi: - "İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum" diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş: - "Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum."
  • Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş . Bir gün eşi Sokrates''e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrates, gayet sakin: - "Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş.

Oresund Koprusu





Resimdeki Isveç-Danimarka arasindaki köprü + tünel bir mühendislik harikasi. Her iki kiyidan baslayarak belli bir noktada su altinda tünele dönüsen bir köprü. denizin yari derinliginden geçmekte ve üstten (deniz ustunden) gemilerin denizden geçmesine olanak saglamaktadirToplam Uzunluk 16 kmköprünün en yüksek tepesi 490 mt.köprü üstü çok seritli otoyol.tünel içinde çift yönlü demiryolu.tünel içinde çift yönlü otoyol..
(bu bilgiyi mail imde görünce Allah ın insanlara bahşetmiş olduğu akıl nimetini düşündüm tek kelimeyle,,ne kadar şükretsek az olur bence ,,

pervinden resimler






annemlerde kaldığım dönemde dahil yaklaşık olarak 11 gündür pervinle beraberdik,ve bugün işe başladım ben,ve canım kızım sanırım bana alıştığı için özlemiş beni,annem biras huysuzlandı bugün bide anne diyerek ağladı biras dedi,çok üzüldüm:(şimdi uyuttum onu ve kızların bilgisayarından giriyorum ve geçenlerde pervinle gezdikleri günlerin resimlerine denk geldim,benim bilg. yok bunlar bende bulmuşken ekliyim:)