Cumartesi, Mayıs 30, 2009

köylü güzeli ;P


bu resimi ani bi kararla eklemiş bulundum arkamdaki güllerin hatırı tamamen :P
resimle hiç alakasız bişey daha geldi aklıma gecenin ikisinde şimdi bak:)balıkesir gönene yani bizim yörenin bi tatlısı vardır adı hoşmerim,peynirli rengi sarıya benzeyen sütlü bi tatlı,yiyenler bilir ben şahsen hastasıyımdır,ve dayanamayıp yedim bile accık, abartmadancana canım çatmayın hemen ööle kaşlarınızı:P keşke sizlerede ikram etme fırsatım olsaydı,neyse bigün biyerde yerseniz aklınıza ben geleyim emi:P bu tatlının dilden dile gelen hikayesi bile vardır,ama bu saatte hatırlayamıycam kusura bakmayasınız:P
bu tatlı meseleside nerden çıktı diyenlerede bi not:yarın diyetisyen randevum var,inş. bu hoşmerimler ve köy ekmeği kilo olarak eklenmemiştir diyim bi nevi iç huzursuzluk durumu yani birasda yüzleşme diyebiliriz:P neyse geçmiş olsun geçene,ileriye bakmak lazım dimi:D
öpüldünüz şeker insanlar,Allah'a emanet olun,tatlı rüyalar emi(şimdi yatcemya ben hani yarında bi güsel iş var ondan dedim yani:P

kızımın köy resimleride olsun burda:)

bizim geleceğimizi söylediklerinde annem ve kayınvalidem,bütün gece ne uyumuş nede uyutmuş,birde görünce bizi canım anneem kok ööcedim şeni diyerek sımsıkı sarıldıki sormayın,bende çok özlemişim minik kelebeğimi:)
köyde epey yanmış kararmış dediydik,kayınvalidem dediki,köylüler diyoki çocuğa renk gelmiş azıcık bee:) hee aynen ööle bencede:P
bu arka bahçede hamak var ilerdeki ceviz ağacının altında,bayılıyo ona binip keyif yapmaya görseniz:)

köyden bolca resim eklemeye devam:)




üç gün o kadar çabuk geçtiki ne anlatabilirim bilmiyorum inanın,zaten eşimin halasının hasta olan kocasını ziyarete gittik bir akşam biz varmadan bi 15 dk.kadar önce vefat etmişti,kapıdan girer girmez daha taze olarak yatıyordu öölece ve gözümün önünde hala o yüzü,onu düşündükçe dünyaya dair biçok şey anlamını yitiriyor bikez daha,Rabbim hayırlı ömür ve hayırlı ölüm nasip eylesin,işte bir gittiğimiz yarım günlük pikniğide saymazsak evde dinlendik bolca,ee bende tabi resim çektim evin her yerinde dermişim:P
bu resimlerde arka bahçedeyiz:)

gönen barajı pikniğimizden.

baraj manzarası tek kelimeyle süperdi,alabalık tesisleride varmış,canlı canlı tesislerde yetiştirilen alabalıklar,ama biz evde karnımızı bi güsel doyurup termosa sıcak su doldurup gittik,yani çay sefası yaptık manzara karşısında,birde yediğimiz meyvelerin çekirdeklerini belli aralıklarla ektik,kayınvalidem annem ve ben,hani belki birinden biri tutarda kiraz ağacı yada erik ağacı çıkar belki,yiyenlerde bi hayır dua ederler inş. demi:)




ilk kez bir kırlangıç yuvası gördüm ve hayran kaldım tek kelimeyle diyebilirim,o çamuru böylesi şahane şekilde oluşturup üstelik tavanda asılı halde yapabilmiş olmalarını görünce birde,Rabbimin diğer canlılara ihsan ettiği o içgüdüsel yetenekler geldi aklıma,şükrettim bolca bu güselliği bahşedene,resmini çektim ,pek belli olmasada yuvada yavrular var ve anne kırlangıç yuvasına telaşla uçmak istiyor bizi görünce birasda korkarak tabi,etkilendiğim duygusal bir olaydı benim için,paylaşmak istedim,her nekadar yeterince uygun kelimelerle ifade edemesemde:)

ilk hamağa bindiğim anın resmidir:)


Cuma, Mayıs 29, 2009

bir dakika düşünme molası

öncelikle hayırlı cumalar herkese,haftasonu etkilendiğim bir olay vesilesiyle bundan böyle her cuma hayatın içinde "bir dakika düşünme molası" diye bir köşe oluşturmak istedim,bizi tefekküre sevkedecek yada iyi hal üzere olmamıza artı yönde katkı sağlamasını ümid ettiğim güsel sözler eklemeyi düşünüyorum nasip olursa inş. ve buda ilk olsun bakalım bismillah...
(bu arada üç günlük tatille ilgili yazı ve resimleri inş. haftasonu ekleyeceğim)

Cumartesi, Mayıs 23, 2009

kısa bi yolculuk var bizde.


19 günlük ayrılıktan sonra yarın sabah kızıma gidiyorum hayırlısıyla,üç günde biz kalıp beraber döneceğiz inş.çok özledim onu çook,oyun oynuyom şimdi diyip telefona gelmedi geçen akşam konuşmaya gerçi:) küçük sıpam pervinim dediğin gibi kızım,yatcaz kalkçaz yatçaz kalkçaz anneçi bide babaçı geeecek:)gük kokulu yanaklarından öperim canım,Allah'a emanet ol her daim...

Cuma, Mayıs 22, 2009

Shakespeare'den

Korkusundan devamlı endişe içinde yasayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya baslar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski haline döndürür.Ve der ki,"Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardim edemem.'Ünlü yazar Shakespeare, bu konuda söyle diyor :
'İnsanların çoğu...
Sevmekten korkuyor, kaybetmekten korktuğu için..

Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için...

Durma üz kendini üzebildigin kadar,

hatalarını düzeltecekse.
Düşünme hiç şu anını,

düşüncesizlik garantiliyorsa yarını.
Ve kork ölümden ölesiye,
korkun seni ölümsüzleştirecekse...

çizik bi resmin ardından.

Seni özlemeli miyim hala bilmiyorum,
Eskisi kadar bir anlamın var mı benim için diye her soruşumda,
Resmin dikilip karşıma cevabını sessizce veriyor sanki bana, Demem o ki yittiğin kadar uzaksın bana aslında,
Biliyorum..
Rüzgar gülü,
yoruldum artık ben,sana ait bir hayalle yaşamaktan,
Ardın sıra içimi sızlatan bu şeylerin hepsi şimdi,
Kabuk bağlamış bir yaranın kalıntılarından ibaret,
Biliyorum..
(zeynep melike)

Pazartesi, Mayıs 18, 2009

gözlerinin içi gülen bi yazı:D

bi kaç gündür ev işleriyle uğraşmaktan biras bedenim yorgun,ama şükür ki uzun bi aradan sonra ruhum dinlenmiş,çünkü biliyorum ki huzursuz bir iç dünya,kapatıyor seni en derin yerine yüreğinin,ve dış dünyadan bihaber tatsız tuzsuz yavan yaşayıp gidiyorsun hayatı,günlerce uyusanda ne fayda,yorgun olan ruh olunca,bütün gece gözünü kırpmadan nöbet tutuyor bedeninin başında,işte bundan seviniyorum iyi oluşuma:),
içim dün akşamdan beri,sağnak yağmurlarla yıkanmış ve ardından gökkuşağı çıkmış sıcak bi yaz sabahı gibi,anlamını bilmediğim ispanyolca bi şarkı var dilimde şimdi,işleri yaparken bi yandanda hayal kuruyorum masuscuktan:)çevremdeki insanlara karşıda algılarım daha açık,farkediyorum,mesela dün akşam görümcemin oğlunun yaş günü için hediye bakmaya girdim bi mağazaya,önce ailesi alışverişe dalmış,bi oğlan çocuğu ilişti gözüme,kendi kendine merdivenleri hoplaya zıplaya çıkıp geri inişi,ve bunu yaparken kendi kendine konuşması,gülümsetti beni,sonra bayan bölümüne çıktım ikinci kata,yanlarından geçtiğim bir çiftin diyoloğuna güldüm bu seferde,bayan sanırım biras kararsızdı benim gibi:)ve erkeğinde daha fazla bir bluzun başında beklemeye tahammülü yoktu,ve bayana diyorduki,biliyormusun benim beşkardeşlerle akrabalığım var,sen tanıyormusun onu,kızda anlamamazlığa vererek devam edince kıyafetlere bakınmaya,bu sefer erkek olan,ama bu bildiğin dondurmacı beşkardeşler diyil,başka beşkardeş,diyip bi yandanda bi elini kaldırmış işte bu beşkardeş benim akrabamdır diyordu,kadında kıs kıs gülüyordu bu cümleye göz ucuyla sanki benim gibi:)sonra çocuk giyim katına çıktım ordada genç bir aile geldiler,bir kızları vardı üç-dört yaşlarında,ince bir mont tarzı bişey bakmaya gelmişler sanırım,görevli şu an yok elimizde diyince bu sefer adam çıkmak için hamle yapsada kadın cicili bicili kıyafetlere daldı gitti,bir pantolon aldı üstüne bluz uydurmaya çalışıyo adam aceleci biras.üstüne evden bişey uydurursun hadi çıkalım diyo,ama adamın aceleciliği kadar rahat tavırlarda kadın,onlar öyle konuşurken kızlarıda bir elbise bulmuş,sürükleye sürükleye getiriyo ve babacım bunuda alalım diyo,adam kimseye çaktıramadığı iç dünyasında huzursuzluğun en alasını yaşıyo belliki,onlar gittikten sonra bi yarım saat daha oyalandım ben mağazada,sonra çıkışta yine gördüm onları,anlaşılan oki yarım saatte anca iki katı inebilmişler,adam hala hadi diyodu sanırım:)
aslında bu yazdıklarım sizlere anlamsız ve gereksiz gelebilir,ama ayrıntıları atlamadıkça daha mutlu ve huzurlu hissediyorum kendimi,eve dönerken köprü altında gördüğüm çingene çocuklarının yalın ayak çöpleri karıştırıp,kıyafetleri bir o yana bir buyana savuruşlarını seyretmek,parkın kenarına büzülüp,yere serdiği gazete kağıdının üzerinde bir iki çetik ve başörtü satmaya çalışan ninenin gözleri..ve bunun gibi ayrıntılar.bunlara şahit olmak beni dünyanın sadece kendi etrafımda dönmediğini daha bi farkettiriyor,diğer insanlara vakit ayırmak yada onların derdini düşünürken kendinizi bulmak,tam olarak anlatamadığım bi konu aslında bu,,neyse çok uzattım sanki:)
büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim,Allahaısmarladık.(böyle bitiyordu eskiden mektuplarımız,yazıyı bitirmek üzereyken aklıma geldi,bugün bende böyle bitirmek istedim,seviyorum sizi güsel insanlar:D
yarım değil cümlelerim artık..
sonsuz kere şükür ki; mutluluk fiilinden,umut deryası cümleler kuruyorum mavilere bugün..

Cuma, Mayıs 15, 2009

hayatlarımıza dair bir soru.

1 dakikalarım kayıp gidiyor ömür sermayemden.

//1 dakikada 5 defa Fatiha suresini seri bir şekilde okuyabilirsin.Fatiha suresini bir defa okumak 1400 sevaptır.5 defa okununca bir dakikada 7000 sevap elde edebilirsin.
//1 dakikada on defa ihlas suresini okuyabilirsin 10 defa ihlas suresi 3 kuran hatmine bedel sevap kazandırır .Hergün bir dakikanı ihlas suresine ayırsan ayda 300 defa senede 3600 defa ihlas okumuş olursun.Bu da 1200 hatme bedel olur.
//Yüzünden bir dakikada Allahın kitabından bir sahife okuyabilirsin.
//1 dakikada kısa bir hadis ,kısa bır ayet ezberleyebilirsin.
//1 dakikada 30 defa kelimeyi tevhid getirebilirsin.
//1 dakikada 100 defa sübhanAllahi ve bihamdihi dersin.Denizlerin köpüğü kadar günah da olsa bağışlanır.
//1 dakikada 40 defa La havle dersin cennet hazinelerinden 40 hazine elde etmiş olursun.
//1 dakikada 60 defa Esteğfirullah el azim dersin bağış ve affa nail olursun.
//1 dakikada 25 defa salatu selam söylersin 250 sevabı, 250 bagış ve 250 dereceye nail olursun. Şefaati Mustafaya ((S.A.V)) nail olursun.
//1 dakikada dua,tefekkür,tezekkür kalbini inceleyen itaatlerle olursun.Kalbin 1 dakikada ameli yerine göre ömre bedel olur.
**Hayattan bir dakika ne kadar kıymetli oysa biz hayatımızı harap,zayi etmişiz.Ömrümüzden nice yıllar akıp giderken bir dakikada kazanabileceğimiz şeyleri bile yerine getrmekte zorlanıyoruz(bu son cümle kendi nefsime gitsin)

kızımı çok özledim be.

annesinin süt kokulu meleği bal kızım,çok özledim seni sensiz geçecek olan dokuzuncu gecenin uykusuna dalacağım birasdan,rüyalarımda hep sen varsın ama gül kokulum,baban az önce uykuya yatarken dediki,kızımı çok özledim zeynep,meğer o küçücük cüssesiyle evimizde ne büyük bi yeri dolduruyormuş,evet bitanem evimiz bomboş gittiğinden beri,ne yediğimizde tat kaldı ne yattığımız uykularda dinlenebiliyoruz,bu hasret bi tuhaf yaptı bizi kızım,anlatmaya bile kelimeler yetersiz kalıyor,özledik seni ama çok özledik bil istedim,seni çok seviyoruz,gözümün nuru pervinim,hele bi dönde hayırlısıyla sımsıkı sarayım seni,ve kollarımda uyuyana dek sallayayım seni,sen bana köyde gördüklerini anlatırken uyuya kal kucağımda,seni bize lütfedene şükürler olsun,a.e.ol gülgüzelim,,

Perşembe, Mayıs 14, 2009

ruhumdan damıtılan düşünce kırıntıları.

--blog sayfamda yenilediğim tema gibiyim son günlerde,her telden çalan bi düşünce fırtınası içinde yoğunlaşamıyorum hiçbişeye,sade ve tek bi renk olmayı beceremiyorum,her sabah uyandığımda sanki başımın içinde bütün gece cihan harbi yaşanmış havası,bi yorgunluk ki sorma gitsin,evet bügün daha bi farkettim ki ben kendimi çok yoruyorum.
--hayata kenarından kıyısından dalıp çıkıyorum kim sorarsa,ama sanmaki öyle dibe kadar harika keşif dalışları,yüzeysel yüzme denemeleri işte benimkisi.
daha açık yazacak olursam;yüzmeyi bilmeyen kumsalda oturmuş birinin,denizin içinde balık gibi özgürce dolananlara özenip,kenardan kenardan ayaklarını suya sokma cesareti göstermesi gibi bu bendeki hayata karşı hal.oysa kimsenin bilmediği büyük bi gerçeği biliyorum kendime dair,"Ben Yüzme Bilmiyorum".yani boğulurmuyum,alabora olurmuyum,nefessizmi kalırım gibi soruların muhatabı olarak kendimi,yüzmeyi öğrenme cesaretinden yoksun bırakıyorum,ve hayat boyu hep kumsalda elindeki ikibuçuk litrelik pet şişeye deniz suyu doldurup kumların üzerinde ayaklarını kurudukça ıslatarak geçiren adam gibiyim içimde,koca deniz dururken.işte pet şişeye sıkıştırılmış bir avuç sudan denizi tarif etmeye benziyor aslında bu bendeki hayatla ilgili kurmaya teşebbüs ettiğim cümleler..
--ayna ayna söyle bana ben çok .......?(bu birbirini takip eden noktalar silsilesini benim için doldurabilirmi birileri lütfen.çünkü beni en çok şaşırtanın ben olduğumu farkettiğimden bu yana ben çok nasılım,neyim,ve nelere çok çok gönül koyarım karar veremiyorum da.
--para var huzur var diyorlarya hani,geçen gün maskoda çok beğendiğim kanepe için 1300 lira peşin fiyatı dediklerinde nerdeyse inanacaktım ,kanepeye baka baka dükkandan çıkarken bu cümleye,oysa huzur paranın uzak göbekten bile akrabası olamazdı benim düşüncelerimde,ve işte o an teşekkür ettim dünyanın içindekilerin hep oyalanmaca olduğunu bana hatırlatana.
--son günlerde ayrıntılar çengelli iğneyle tutturulmuş gibi üzerime.
--birde,teknlojiden ve ayrıntılardan uzak bi yer var mı bildiğin,benim dünyamda yanına alıp götüreceğin üç şey ne olurdu diye hayal edip bikaç günlüğüne gidebileceğim bir ada bile kalmadı yeryüzünde,bu arada eskiden bu soruyu sorduklarından beri bana,hala bi fikrim yoktur cevabına dair,üç şey ne olabilirki acaba,yada eskiden gidebileceğimiz masuscuktan adalarımız varken sen ne götürüyordun yanında üç şey,merak ettim doğrusu..
--aslında demem o ki,evdeki balıklar öldü,ve bu olay çok etkiledi beni,yani gözlerini dikip bakıştığın o minicik ağzıyla kursağını doyurma telaşına şahit olduğun,güsel balıkların,sevdiğin,gönül verdiğin herkes gidiyorlar birer birer,avuçlarında sana kalansa üzerlerine bir avuç toprak atarken,bigün seninde gideceğin gerçeğini sessizce kendine tembihlemek.
--gidenlerden biri olan ananem bigün demiştiki,düyna(dünya)yalan değil evladım,insanlar yalan.(canım ananem sana nasıl yalan derim ben hala yanaklarımda sıcaklığı durur o öpüşlerinin,,
--(Allah rahmeti ve merhametiyle muamele etsin tüm gidenlere,ve bizede,kıyamette kabe gölgesinde buluşmak duasıyla inş...

Çarşamba, Mayıs 13, 2009

mutfağa bak,ooff off :P

işte hayallerimdeki evde geniş olmasını istediğim ikiden biri mutfak.(diğer geniş olmasını hayal ettiğim yerse yatak odası:)
nasıl mutfak ama;)

Pazartesi, Mayıs 11, 2009

özet kağıdına çiziktirilmiş hayat notlarımdan.

geçen çarşamba kızımın köye gittiğinden beri bi tatsız tuzsuzum,evde pek yalnız kalmak istemiyorum,hep bi kalabalıklarda olma isteğindeyim,mesela çarşamba akşamı misafirliğe gittik eşimin arkadaşına,perşembe akşamıysa eşimin bi görüşmesi vardı eyüp sultanda bi arkadaşıyla,ama ben evde kalmak istemediğime yine,eşime dedim bende arkadaşımı çağırayım onunla dolaşayım biras nasılsa eyüpte buluşuruz işimiz bitince döneriz beraber eve,tamam dedi sağolsun,bende dostum leylayı çağırdım,geldi,beraberce eyüpe indik yürüyerek,beraber bi akşam yemeği ve muhabbet,iyi geldi ikimizede,ramazanda bir iftarda görüşmüştük en son,özlemişim onuda,sonra eşimde geldi yanımıza,leylayı evine bıraktık kasımpaşaya ve bizde eve döndük,cuma kardeşlerim bana kalmaya geldiler(annem kayınvalidem ve pervinle köyde,babamda samsuna gezmeye gitmiş,evde ikisi kalıyor onlarda)cumartesi de iş çıkışı görümcem(ayşe ablamlarla)masko(mobilya kentine)gittik,o kadar değişik,güsel,bana hitap eden mobilyalar varki içim gitti valla ne yalan söyliyim orjinallikleri karşısında:)ama şimdilik,yani böyle lüks şeylere harcama yapamam,hem daha 4 yıl anca oldu bu mobilyalarımla,bi dört beş sene daha gider bu bana diyerek,mantıklı düşündüm,koltuklara ani bi kararla kılıf diktirme siparişi verdim ama,küçük bi rütuş fena olmaz,zira eskidi bayağı kumaşları(hani şu ikea da çiçekli kumaşlar varya onlardan işte:)haftaya cumartesi getirecekler bakalım,hayırlısı.pazar sabah kahvaltısına büyük görümceme(emine ablama)gittik,gerçi kahvaltıya 12 de oturunca biras öğle yemeği yerinede geçti ama,neyse:)sonra biras eve gittim,beni bekleyen işlerin acil olanlarını yaptım,tekrar görümceme gittim beraber sarma sardık,sarmayı ateşe koyup kızlara emanet ederek,emine ablamla biras hava almaya çıktık b.paşa merkeze,lcw da harika indirime girmiş şeyler vardı,kızım aklıma geldi ve ona bi bluz ve hırka aldım,dayanamadım,çok özledim kızımı çok,hele telefon da görüşünce daha bi depreşiyo bu özlemim,geçen sabah konuşuyoruz mesela;bana diyoki:anneçii ne zaman gelcen,annemde arkadan gelme anne de kızım işe gidiyo anne,diyo,kızımda bana:gel anne gel,dedi ve anneme dönüp anneme gel dedim diyo bide ananesine:)bide son bişey aklımdayken,dün kızımın yokluğunda beni yalnız bırakmayıp telefonla anneler günümü kutlamak için arayan blogcu arkadaşım nevbaharım,sağolasın canım beni inanılmaz şaşırttın ve mutlu ettin,teşekkür ederim,inş. bigün bende senin anneler gününü kutlarım arkadaşım,öpüyorum senide:)

Perşembe, Mayıs 07, 2009

ayçiçeğim,kızıma,,

kızımdan ayrı geçirdiğim 35.saatin içinde bulunuyorum.dün sabah 8:30 otobüsüyle kayınvalidemlerin köydeki evlerine gönderdik pervini(annem ve kayınvalidem biras tatil yapmak istediler beraber)ikisi ve pervin gittiler.otobüste giderken ve akşamında annemi istiyom,babamı istiyom demiş durmuş kuzum,ama şimdi daha iyi dedi annemler sabah aradığımda.bahçedeki balkon çıkıntısına bi halı attık,elindeki oyuncağıyla köpürcük balonlar yapıp üflüyo şimdi pervin çok iyi dediler,daha şimdiden çok özledim onu,biras telefonu kızıma verdi annem bak bakalım kim arıyomuş dedi,sesimi dinledi ve anneçi aramış dedi,canım kızım,dört duvar arası sıkıştırılmış,adına ev denilmiş şu şehir zindanlarından çık istedik biras olsun babanla biz,insan ve betonlardan başkada yaşayan güsel şeyleri öğren istedik,bu yüzden hasretimizi bastırıp gönderdik seni ananen ve babanenle köye,kedileri koştur orada,kuzuların meelemelerini ezberle,kuş cıvıltıları doldursun rüyalarını,ineklere ürkek ve biras meraklı bakışlar savur,bahçede bir oyana bir buyana koştur,toprak ve temiz hava çek bolca içine,yanakları kırmızı köy çocuklarından arkadaşlar bul kendine,samimiyet dolu,pazarlıksız bol kahkahalı arkadaşlıklar,,
annen yanında diil kelebeğim,onca güsel anlarında olamadığı gibi,yine yok yanında,özür dilerim..

Salı, Mayıs 05, 2009

doğum günü hediyesi

Firina geldigimde ortalikta ekmek görünmüyordu. Eski bir dostum olan firinci,"Biraz bekleyeceksin hocam," dedi.
"Iki-üç dakikaya kadar çikartiyorum."
Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken,içeriye yaslica bir adamin girdigini gördüm. Eskimis ceketininsol yakasi altinda bir madalya parildiyor ve yürürken hafifçe topalliyordu.
Selam verdikten sonra, firincinin tezgahina yaklasarak, "Ekmeklerimi alayim," dedi. "Benim ikizler acikmistir."Firinci, adamin kendesine uzattigi torbayi alarak
tezgahin altina egildi ve bir gün öncesine ait oldugu anlasilan ekmeklerden dört-bes tane çikardi.
Ben o arada oturmasi için kendi yerimi o adama vermis,tezgahin yanina iyice yaklasmistim. Ekmeklerden birkaç tanesinin sekli degismis, katilasmis, tas gibi olmustu.
Fisilti seklinde firinciya sordum. Neden taze ekmegi beklemesini söylemiyorsun? Biraz sonra çikacak ya!..
"Bayat ekmekleri kendisi istiyor." dedi firinci. "Çok fakir oldugundan, ona yari fiyatina veriyorum."
"Kim bu adam?" diye sordum.
"Kore gazilerinden " dedi. "Ogluyla gelini bir trafik kazasinda vefat edince, ikiz torunlarini yanina almisti.
Yillardir onlara bakiyor, hem de çok az bir maasla."
Firincinin anlattiklari karsisinda içimin
yandigini hissediyor ve ufak da olsa bir seyler yapmak istiyordum.
"Aradaki farki ben vereyim," dedim. "Hiç olmazsa bugün taze ekmek yesinler." Firinci, teklifimi kabul etti ve biraz sonra da, firindan yeni çikan taze ekmekleri adamin
torbasina doldururken sekli bozuk, bayat ekmekleri de tezgahin altina koydu.
"Çok sanslisin haci amca," dedi. Çocuklar için sana bugün pasta gibi ekmek verecegim."
Yasli adam, bir evlat sevgisiyle kucakladigi torbayi
gögsüne bastirirken. "Allah, senden razi olsun evladim"
dedi.
"Bugün onlarin dogum günü oldugunu nereden biliyordun?"
(güsel bir alıntı)

efsunlu bir çocukluk hatırası.

...
Kara sevdanın adını gönlüme
kara gözleriyle kazıyan sevgili,
İstanbul geceleri gibi bakma böyle,
yakma içimi..
(zeynep melike)