Pazartesi, Ocak 26, 2009

şikayet etmektense değişime kendimden başladım.

en son yazımın ardından geçen cumartesiye dair bişeyler yazmak vardı aklımda en kısa zamanda,ama bu aralar işyerinde işlerim o kadar çok ki nete girme fırsatı bulamıyorum maalesef,ne yazı yazabiliyorum nede sizler neler yazdınız göz atabiliyorum:(evde yazarım bol bol bakınırım diyerek haftasonun ettim cumadan,eve vardığımda 4 tü cumartesi,hasta ziyaretleri,pazarda eşimin ölen bi akrabası için taziyeye gidince,buyrun yine pazartesindeyiz şükür:)bi aralar kendime bi kısa yazı yazmıştım hatırlarsınız,kararsızlıklarım noktasında kendimi adım atmamakla sorumlu tuttuğum vakitlerden birinde yazmıştım o yazıyı,ve düşünüp taşınan içimdeki ben,kenarda biyerden yapabileceklerimi izleme kararı aldı,yani bana engel olmayacak şimdilik:)
bende sıcağı sıcağına,bismillah diyerek,dedim bi yerden başlıyim ve geçen cumartesi diyetisyene gittim:D tahminimden daha kilolu çıkmışta olsam yüzleşmeye mecburum:( önemli olan zararın biyerinden dönmeye karar vermek hem dimi? heh işte bende öyle düşünerek acil olan bu kilolar noktasında attım ilk adımımı,bugün 8.günümdü,annemin sütlacına,kayınpederimin yanına meyvesuyu koyupta tepsiyle önüme kadar getirip lahmacunları ye kızım diyişine,komşudan gelen aşureye,efendime sööliyim dolaptaki tüm çikolata meyve suyu pasta kek börek ailesigillere,pas bile vermedim:)kendimi alkışlıyorum sizin önününzde,çünkü bu çok basit gibi görünsede bu noktalarda iradeli bir insan değilimdir ben pek,ama karar verdiğim şeyi sonuna dek bırakmam,sizlerinde motivasyonuyla (önce Allah'tan sabır tabikide) bu 25 kiloyu vereceğim inş.ağustosa kadar..
bide aynı cumartesinin devamındaki pazartesi(nasıl bi cümle oldu bu bööle)ehliyet kursuna başladım,iş çıkışları 7-9 arası gidiyorum.bu 14 şubatta sınav varmış,inş. geçerim tüm derslerden,annemden pervini alıp dönene kadar 10 oluyo saat,ve ben bütün günün yorgunluğuyla gidebildiğim kadar daha gidiyorum ayakta(işler ve ders çalışma noktasında)sonra uyuyup kalıyorum işte:)
benden şimdilik bu kadar dostlar,noolur bu 2 hafta sizi ve bloğumu ihmal ettiğimi düşünmeyin,hepiniz aklımdasınız,ilk fırsatta dolanıcam sizleride,inş. iyisinizdir,bol bol dua ve sevgilerle,Allah'a emanet olun,,
not:diyet listemi bi ara paylaşırım sizlerle:D

en mutlu insan kimdir?

Salı, Ocak 20, 2009

süper cuma akşamı ve süper pazar sabahı:D

anlatacak çok şeyim birikti yazmayalı,ama maalesef evde ve işyerinde yazma fırsatım olmadı henüz,şimdi bile bi 10 dakikalığına girdim diyebilirim,sanırım önümüzdeki hafta sonuna doğru rahatlarım,
öncelikle haarika bi tiyatro oyunu seyrettim uzun bi aradan sonra,susamış birine su verdiğinizde nefessiz kana kana içmek isterya hani,işte öyle hasret kalmışım tiyatroya,eskiden daha sık giderdim ama eskiyle kıyaslayacak değilim elbette,biçok şey değişti hayatımda ve sorumluluklarımda,
blogdan tanıştığım ve samimi bulduğum arkadaşlarımdan "nevbahar"sağolsun en önce haber verdi bana bu güsel oyun için,ama ortada güsel bi tiyatro haberi olurda bilet kalırmı?-kalmamıştı tabikide ben bakana kadar,nasıl üzüldüm nasıl üzüldüm derken,yine yetişti nevbaharcım,ve dediki biz toplu aldık biletleri(33 kişi sanırım)size 2 bilet ayırtıyim gelirseniz,ayy hala daha çok seviniyorum hatırladıkça:)gittik işte cuma akşam 20:oo da,"eşrefpaşalılar" oyunun adı.silahı bırakıp ilahı bulanların hikayesiydi gerçektende,güsel ve espirileri süper serpiştirilmiş bi oyundu,en önemli şeyden bahsetmemişim aşkolsun bana:)nevbaharla tanıştık,sarıldık,ayaküstüde olsa muhabbet ettik,ve blogunda bahsettiği akrabaları ve arkadaşlarını,annesini,babasını heep gördüm efendim:)ay ben bu kızı tanıyomuşum yaw dedim içimden,ööle gerçektende,bi resim çekindik beraber,ama maalesef henüz ekleyemedim ve sanırım haftasonuna kadarda ekliyemiycem gibi gözüküyo:( darısı diğer arkadaşlarımlan tanışmaya geldi kısmetse diyim:)
pazar kahvaltıyada yaklaşık bi 30 kişi ağırladım diyebilirim:P gerçektende aklımdaydı kaç zamandır teyzemler dayımlar çocukları torunları şööle bi toplanalım bi hasret giderelim istiyodum,iyide oldu walla süperdi,kahvaltı sonrası muhabbetler,içilen sütlü türk kahvesi eşliğinde düşünülen mazide kalmış anılar..saat:16:00 olmuştu onlar kalktığında,ortalığı toparla,pazartesi akşam yemeğini hazırla,eşimin yengesine hasta ziyaretine gittik(ameliyat olmuş) derken en son kayınvalidemlere çıktık pervinle(eşimin bi işi vardı dışarda)kayınvalidemle muhabbet muhabbet üstüne,bana ovma tatlısı dedikleri bi tatlı ikram etti,süperdi,sanırım daha dayanamadım 12 gibi çekyata pervinin yanına kıvrılmışım,kayınvalidemde sessizce üstümü örtmüş,saat kaçtı hatırlamıyorum eşim gelmiş ve sonra eve indik işte:)
pazarteside bakışlarım baygın uykulu mahmure hanım modunda tabi:D
ha bide unutmadan cumartesini atladım ama bilerek atladım çünkü ona özel bi yazı yazıcam:)

Cuma, Ocak 16, 2009

değişiklik olsun diye:)

geçen gece kaynıma çıktık oturmaya,eşim dediki saçlarımı sıfıra vursana,kaynımda hadi kalk dedi,birden gitti bunlar aşağı kata bizim eve.1-1,5 saat sonra bi geldiler eşimin kafada bi tel saç bile yok:D daha önce görmemişim gibi bi şaşkınlık(hala alışamadım diyebilirim:)neyse kökü sende uzar dedim,ama bu kışta saçsız kafada bayağı üşür hee:)
eşimde benim gibi değişikliği seviyo sanırım,banada eser bazen yaparım değişiklik olsun diye,mesela bu hafta sonu kuaföre gidicem bakalım vakit bulabilirsem:)pervinde babasının kafayı gördükçe nasıl gülüyo bi görseniz hehehe...

Perşembe, Ocak 15, 2009

21 altın öğüt.

1)emanete hiyanet etmeyin
2)halinizden şikayet etmeyin
3)büyüğünüze emretmeyin
4)cahillerle sohbet etmeyin
5)nefesinizi boşa tüketmeyin
6)insanları bekletmeyin
7)etrafınızı kirletmeyin
8)hayatınızı mahvetmeyin
9)kimseye küfretmeyin
10)sırrınızı açık etmeyin
11)her şeyi merak etmeyin
12)suçunuzu inkar etmeyin
13)büyüklere hürmet edin
14)aza kanaat edin
15)varken tasarruf edin
16)sözünüzde sebahat edin
17)alimlerle sohbet edin
18)muhtac olana yardım edin
19)tehlikeye dikkat edin
20)çalışanı takdir edin
21)hayır için sarf edin

bir müjde.

arkadaşlarımdan:NURDAN

bu resimi uzun bi süre önce bilgisayarıma kaydetmişim ve gözümden kaçmış kaç zamandır,şimdi tekrar karşıma çıkınca eklemek istedim hemen,resimdeki benim liseden arkadaşım nurdan,ve onun biricik kızı elif gökçe.nurdan ismek(istanbul meslek edindirme kursları) alibeyköy semtinde bilgisayar öğretmenliği yapıyor,bebeğine annesi bakıyor ve hala ordaydı sanırım çalışmaya devam ediyor,eyüp imamhatip lise arkadaşlarımın biçoğuyla hala görüşmeye devam ederim ben,görüşemesemde telf.yada msnde muhabbet ederiz,onların yeri başkadır bende,kızını kocaman öpüyorum gül yanaklarından,ve bi diğer arkadaşlarımdanda daha sonra bahsetmek ümidiyle inş:) iyiki sizleri tanımışım kızlar,,

Çarşamba, Ocak 14, 2009

peygamberimizden...

Vefatından sonra eşi ve bütün inananların annesi Hazreti Aişe'ye sorarlar:
Allah'ın elçisinin evdeki hali nasıldı?

Hazreti Aişe cevaplar;
O kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini yapmaya hazır olmalarına rağmen, bunu istemezdi. Evdeyken elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder. Evdekilere de yardım eder onlarla birikte hamur yoğururdu. Çarşıdan yiyeceğini kendisi taşır, birisi; "Ey Allah'ın elçisi, izin ver ben taşıyayım." dediğinde; "Her mümin taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın." derdi.

Mahatma Gandhi'nin duası

Allah'ım!
Güçlülerin yüzüne gerçeği söylemek için
ve zayıfların alkışını ve sevgisini kazanmak için
ve yalan söylememek için bana yardım et.
Eğer bana para verirsen mutluluğumu alma
ve eğer bana güçler verirsen muhakeme yeteneğimi çıkarma.
Eğer başarı verirsen alçak gönüllüğü çıkarma.
Eğer bana alçak gönüllüğü verirsen saygınlığımı çıkarma.
Görünenin diğer yüzünü tanımama yardım et.
Benim düşüncelerime katılmıyor diye bana karşı olanları hainlikle suçlayarak,
onların karşısında suçlu duruma düşmeme izin verme.
Kendimi sever gibi diğerlerini de sevmeyi
ve diğerlerini yargılıyormuş gibi kendimi de yargılamayı öğret bana.
Başarılı olduğum zaman sarhoşluğuma izin verme.
Nede başarısız olursam olayım, umutsuzluğa düşmeme izin verme.
Daha ziyade, başarısızlığı başarının öncesindeki bir deneme olduğunu hatırlamamı sağla.
Hoşgörünün, güçlerin en büyüğü olduğunu
ve intikam arzusunun zayıflığın ilk görünüşü olduğunu öğret bana.
Eğer paradan yoksun bırakırsan, bana umudu bırak.
Ve eğer beni başarıdan yoksun bırakırsan,
başarısızlığı yenebilmek için irade gücünü bırak bana .
Eğer beni sağlık bağışından yoksun bırakırsan, inancın lütfunu bana bırak.
Eğer insanlara zarar verirsem, özür dileme gücünü ver bana .
Ve eğer insanlar bana zarar verirse, affetme ve merhamet gücünü ver bana.
Allah'ım! Eğer ben seni unutursam sen beni unutma."

Salı, Ocak 13, 2009

pazartesi başlayan diyetlere.

canım kızım pervin'den.

dün gece eski resimlere dalıp gittiğim bi ara farkettim pervinden resim koymayalı epey bi zaman olduğunu,bize artık normal gelen bissürü cümleleri var üstelik kızımın,bunlarıda ekleyeyim hatıra kalsın istiyorum hem:)
teyzeleriyle konuşmalarından bi cümle yazayım önce,
-babayla anne nereye gitti pervin,(mama getimeye)
-saat kaçta gelecekler(dedi)dedi:saat yedi oluyo bu arada:)
görseniz varya bıcır bıcır,bişey veriyorum mesela yesene kızım diyorum,cevap:memeyecem.(gözlerini kapatıp kafasını hayır anlamında sallayarak söylüyo bide,
bana ve babasına seslenirken ince bi ses tonuyla birazda uzatarak:anneciii,babacııı,babannecii,:)
geçen akşam annemlerdeyiz,annem yesin diye eline bi dilim elma verdi,aldığı gibi yanıma geldi koşarak:meemetciim al ye(zeynepcim al ye diyo bana:)babannesine çıkıyoruz,merdivenlerden bağırıyo,babanneciii biz geeldiik aç dapıyı,bunun gibi iki kelimeli cümleler kuruyo artık kızım,ıçııı yak,blem ve deptee ver(defter ve kalem istiyo)meeme çuyu içcem(meyve suyu içcekmiş:) genelde yiyecek ve içecek adlarını biliyor,ama bu aralar biras öksürdüğüne iştahsız maalesef:(
geçenlerde çekyatın altına topunu kaçırmış alamıyo,geldi bana:alaaamam,peemin bopu yeede,buuda(pervinin topu nerde,burda alamıyom diyo,sonra koşarak oklavayı alıyo çekyatın altında topu sopayla ittirerek çıkarıyo,sonra sopayı yerine götürüyo,biras sesli bağırdınmı,Alla alla diyo:)
kızım seni kim yarattı?-Allah,
kimin kulusun?-Allahın
dinimiz ne?-eplam(islam)
kitabımız ne?-dulan(kuran)
peygamberimiz kim?-hacecimulammed(hazreti muhammet)
bide evden çıkarken allaısmalabık gibi bişey diyo(Allahaısmarladık sanırım:)
aklıma gelenler şimdilik bu kadar,ama söyliyim daha bunun gibi biçok kelime,bizim konuştuklarımızıysa maaşallah hepsini havada kapıyo,bazen eşimle kuş dili konuşuyorum pervin anlamasın diye:)
son bişey geldi aklıma bak şimdi:)
geçen gün kutu küçük bi kartonla oynuyodu eğilmiş üstine,napıyon kızım?-çiş baptım,
sanırım tuvalete gitmek istiyo artık:)bazen bezine yapma kızım artık senide tuvalete götüriyim diyom,cevap:mam(tamam)
işte böyle pervinden son haberler,bidahakine bukadar uzatmiyim yaw,aklıma gelmiyo böyle birikince:D

Pazartesi, Ocak 12, 2009

farkı farketmeli insan.

Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli.
Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.
Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli.
Henüz bebekken 'Dünya benim!' dercesine avuçlarının sımsıkı k apalı olduğunu,ölürken de aynı avuçların 'her şeyi bırakıp gidiyorum işte!' dercesine apaçık kaldığını fark etmeli.
Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli.
Baskın yeteneğini fark etmeli sonra.
Azraillin her an sürpriz yapabileceğini,nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan
Hayvanl arın yolda , kaldırımda , çöplükte ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli.
Yaratılmışların en güzeli oldu ğunu fark etmeli ve ona göre yaşamalı.
Gülün hemen dibindeki dikeni dikenin hemen yanı başındaki gülü fark etmeli.
Evinde kedi,köpek beslediği halde çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını fark etmeli.
Eşine 'seni çok seviyorum!' demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü fark etmeli.
Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini ama arka sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli.
Zenginliğin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli.
Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını ve aşırı beslenme yüzünden sarkan göbeğini fark
etmeli, fark etmeliyiz çok geç olmadan.....
Ömür dediğin üç gündür,dün geldi geçti yarın meçhuldür...
O halde ömür dediğin bir gündür,o da bu gündür....(c.yücel)

Pazar, Ocak 11, 2009

pazar kahvaltımızdan.

bu sabah kahvaltısına çağırdım arkadaşlarım leyla ve fatmayı,bu resimdeki tarihtede belli olduğu üzere pervin 3 aylık bile yokken gelmişler en son bana ve dışarda görüşmüştük ama pervinide o günden beri görmemişlerdi,eşiminde kahvaltıya bi yere davetli oluşu da evde rahat rahat kahvaltı ve muhabbet etmemize vesile oldu:)bugün çok güsel geçti ama ben bi resim bile çekmemişim,unutmuşum,bu yüzden eski resimlerini koydum buraya,hepimiz için güsel bi değişiklikti,iyiki geldiler canlarım benim:)

Cumartesi, Ocak 10, 2009

Cuma, Ocak 09, 2009

solo testli ve bol muhabbetli akşamdan.

yaşı bana yakın arkadaşlar bu resimdeki oyunu hemen tanımışlardır diye düşünüyorum:)dün akşam iş çıkışı bir iki şey almak için ne alırsan 1 milyon yazan dükkanlardan birine girdik yol üzerimizde,böyle yerlere girermisiniz bilmiyorum ama,baktıkça bakasım gelir benim,ne ararsan var maaşallah,tabak çanak,musluk contasından atlet-don,çoraba kadar:)işte biras gezinip aradıklarımızı bulduk ve çıkacakken bu solo testi gördük eşimle aynı anda,ve ikimizdede tepki aynı,gözlerimiz heyecandan kocaman açılmış ve çocukluğumuza dair bişey bulmuş olmanın verdiği bi başkalıkla ellerimizi uzattık,eşim benden önce davrandı ve ben bunu alıcam dedi:)
akşam annemlere gittik,ve küçük kardeşim biras ergenlik döneminde olduğundan agresif,herşeyin en iyisini o biliyormuşcasına,memnuniyetsiz,suratı asık uzanmış çekyata,kendimin o yaşlarını gözönünde bulundurup allttan alarak konuştum biras onla,okuması için bi roman vermiştim geçenlerde,sarıkamışta şehit olan askerlerle ilgili,okudunmu dedim,hemen savunma modunda sesini yükselterek okumadım okumuycamda ben kitap okumayı sevmem dedi,ve arkasını döndü,sabırla yüzümde bi gülümsemeyle tane tane konuştum onunla,ben böyle anlayışlı davranınca kendi agresifliğinden utandı biras farkettim,biras dertleştik,sonra solo testi çıkardım ve o bu oyunu bilmediği için bi tuhaf baktı önce,nasıl oynandığını gösterdim,sırayla oynadık,sanırım kardeşime daha fazla vakit ayırmalıyım,bu gece bunu anladım,geçenlerde bakırköyde bi kapkaçcı caddeden geçerken telefonunu gasp edip kaçmış,Allah korumuş dedik gerçektende,Rabbim kötülerle karşılaştırmasın hiçbir zaman,,

yağmura yürümek.

raining woman Pictures, Images and Photosbahanesi çok sebeplerden kaç zamandır nasıl geçtiğini günlerimin yazamadım,dökemedim içimi sanki,bu yazamadığım vakitler içinde şahit olduğum bir olay vardı,netice de şu cümleyi çıkardım kendime alınacak ders olarak:insan bugününe bakıp da emin olmasın yarınından,aklına bile gelmeyen şey başına geliveripte imtihan olabilir,aslında bu yazıya başlarken hiç aklımda yoktu buraya yazmak ama demekki not düşülmesi gerekiyormuş hayata dair,,
geçen cumartesi iş çıkışı öyle güsel yağmur yağıyordu ki,eşim beni almaya gelmişti yine,ve arabaya biner binmez dedimki ona,ben fatihte o kalabalık caddede yürümek istiyorum bu yağmurda:)oda sağolsun kırmadı beni,uzun uzun yürüdük yağmurda,mağazaların vitrinlerini seyrettik,sonra acıktık simit ve çay içtik,içim sıcacık oldu bu güsel günde,,
dün işyerinin lavobasına gittiğimde bizim işçi bayanlardan bi tanesi istifra ediyodu,çok üzüldüm,biras şakayla karışık sakın hamile olmayasın dedim,oda dediki evet abla hamileyim,ama haftasonu düşüreceğim:(o an dünya başıma yıkıldı doğmamış bebeğini düşündüm,günah dedim yazık dedim,üstelikte bir tanecik çocuğun var bak bunu öldürme dedim,ama eşim üçümüze bakmayı istemez yani aldırır,hem üzülme abla daha öncede çok aldırdım ben dedi,giderkenki çaresizliği ve ağlayan gözleri hala aklımda,
sanırım bu bebek aldırma dedimmi bi başka yıkılıyorum ben:(istemiyorsanız korunun kardeşim bi şekilde,gücünüz yetiyor diye neden yaşayanı öldürüyorsunuz,neyse,pervindende bahsedecektim ama canım sıkıldı yine,,

Perşembe, Ocak 08, 2009

ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM!

GERÇEK DÜŞMANLARIMIZI UNUTTURMAYA ÇALIŞANLARA VE ZÜLME KARŞI SESSİZ KALANLARA LANET OLSUN.ARTIK NE GAZETE NEDE TV YE BAKAMIYORUM,HABERLERİ RADYODAN BİLE DİNLEMEYE DAYANMIYOR YÜREĞİM,ALLAH'IM,SENİN MERHAMETİNE SIĞINIYORUZ,SEN YARDIM ET KARDEŞLERİMİZE,,

Çarşamba, Ocak 07, 2009

sobe:boykot

yukarıdaki markaların ürünlerini kullanan arkadaşlar,bir kuruşunuz bile israil tarafından boşa harcanmıyor,filistinlilerin üzerine bomba olarak düşüyor,israil kendisine destek veren markalara ve bu markaları kullanarak maddi destek halkasına katılanlara çok teşekkür eder.
bilginize..

sobecik 3

1. En sevdiğiniz kelime nedir?
-inşaallah.
2. En nefret ettiğiniz kelime nedir?
-riya,ikiyüzlülük.
3. Sizi ne heyecanlandırır?
-içinde güzelliğin olduğu her ayrıntı.
4. Heyecanınızı ne öldürür?
-anlaşılamamak,yada yanlış anlaşılmak diyebiliriz.
5. En sevdiğiniz ses nedir?
-kur'an_ı kerim okuyan bir çocuğun sesi.
6. Nefret ettiğiniz ses nedir?
-kavgada çıkan her huzursuz ses,hatta kavganın kendisi.
7. Hangi mesleği yapmak istemezsiniz?
-kanla uğraşılan hiçbir mesleği yapmak istemezdim.
8. Hangi doğal yeteneğe sahip olmak istersiniz?
-bir kuru odun parçasını sanat eserine çevirebilecek yetenekli ellere sahip olmak isterdim.
9. Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz?
-yine kendim olarak osmanlı döneminde 5 çocuklu bir valide sultan olabilirdim belki:P
10. Nerede yaşamak isterdiniz?
-new jersey eyaletinde,bahçeli bir evde.
11. En önemli kusurunuz nedir?
-inatçılık,ve yapılan kötülükleri unutamamak diyelim.
12. Size en fazla keyif veren kötü huyunuz hangisi?
-alışveriş diyelim:P
13. Kahramanınız kim?
-biricik eşim:)
14. En çok kullandığınız küfür nedir?
-şükür ki küfürden haberimiz olmadı şimdiye dek.
15. Şu anki ruh haliniz nasıl?
-uykulu,biras hayalci.
16. Hayat felsefenizi hangi slogan özetler?
-Allah'a inan mutlu ol,O'na dayan güçlü ol.
17. Mutluluk rüyanız nedir?
-sevdiklerimizle beraber geçirilen vakitler.
18. Sizce mutsuzluğun tanımı nedir?
-bardağın dolu tarafını görememek(hatta daha vahimi bardağı bile görememek)
19. Nasıl ölmek istersiniz?
-Allah'a en güzel ve sevimli geldiğim,diğer yaşama dair bu dünyada heybemi sevaplarla doldurmuş bi halde,kaza,bela ve savaştan uzak huzurlu ve kolay bir ölüm.
20. Öldüğünüzde cennete giderseniz Allah’ın size kapıda ne söylemesini istersiniz?
-....

sobecik 2

diğer sobede biras belli gerçi ama bu fotoğraftakide benim bilgisayarımın masaüstündeki resim:)sanırım yeşili seviyorum..

sobecik 1

sobelerimi biriktirdim ve bugünü sobe günü ilan ederek hepsini sırayla yayınlıycam:)
önce blogumu yazdığım ortamı yani işyerindeki bilgisayarımı resimledim(resime dikkatlice baktımda sanırım biras dağınığım,yani iş yaparken herşey el altında olsun isteyenlerdenim,işim bitince toparlanırım:) neyse burası benim bloğumu yazdığım mekandan bi bölüm işte.

10 muharrem.

Hicri yeni yılınızı, Muharrem ayınızı ve Aşure gününüzü tebrik ederim. En samimi duygularımla , yeni güzelliklerin ve mutlulukların başlangıcı olan Aşure gününün; inananların maddi ve manevi arınmasına, ülkemiz ve insanlığın kurtuluşuna, sevgi, huzur ve barış iklimine kavuşmasına vesile olmasını dilerim.
Asure günü neler yapilabilir?
*Aşure günü oruç tutmak sünnettir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Aşure günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.) [Müslim, Tirmizi, İ. Ahmed, Taberani]
*(Aşure günü oruç tutan o yıl tutamadığı [nafile] oruçlarının sevabına kavuşur.) [Deylemi]
*(Aşure günü bir gün önce, bir gün sonra da tutarak Yahudilere muhalefet edin.) [İ.Ahmed]
*[Yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalı!]
*Sadaka vermek sünnettir, ibadettir. Hadis-i şerifte, (Aşure günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud dağı kadar sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir’a)
*Çok selam vermeli. Hadis-i şerifte, (Aşure günü, on Müslümana selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir’a)
*Eve ufak tefek erzak alinirsa, bir sene evde bereket olur. Çoluk çocuğunu sevindirmeli! Hadis-i şerifte, (Aşure günü, aile efradının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur) buyuruldu. (Beyheki)
*Bu gün gusledenler bir sene ufak tefek hastalik görmezler.
mailime gelenlerden eklemek istedim,bu günün güzelliğine dair birkaç cümle..

Salı, Ocak 06, 2009

Pazartesi, Ocak 05, 2009

zeynep melike'ye.

içimde habire huzursuzluktan başka bişey üretmeyen sevgili ben;
çok rica ediyorum size artık çözümü oldukça basit sıkıntılarınızı ya çözün,yada sıkıntılarınızla yaşayıp gidin,ve beni bu huzursuzluk içinde sıkıntıya sokmayın.evet farkediyorum cesaretsiz cesur bi yapınız var,yani ilk adım noktasında tereddütleriniz,yoksa başladığınız herşeyin ardında sonuna dek durabilecek kadar güçlü olduğunuzun da farkındayım.unutmayın:en kötü karar kararsızlıktan daha iyidir,lütfen artık düşünüp durduğunuz ve benide etkisi altında kalmaya mecbur bıraktığınız konularda kararlı ve cesur olun,en kısa zamanda netice adına güsel haberlerinizi iç sesimden bekliyorum,sevgiler canım:)

Cumartesi, Ocak 03, 2009

caddelerde rüzgar,aşk,özlem var,ve birde savaş...

caddelerde rüzgar,aklımda aşk var,gece yarısında,esti yağmurlar,şarkı söylüyorlar,sessiz usulca,özlediğim şimdi çok uzaklarda...
dilimde nerden dolandığını bilmediğim,ve kimin söylediğini dahi hatırlamadığım eski bi şarkı,,
ne zaman yağmur yağsa istanbula,hüzün düşüyor benim gönlüme,ve böyle hüznümün ortağı şarkılar dolanıyor dilime,,yazamadığım çabucacık geçip giden bereketsiz günler yaşadım bir haftadır,gülümsedim herkese,ama huzursuz ve huysuzdu içim yine,memnun olmadığım,çözümü adına da bir adım bile atmadığım şeyler var hayatımda,ne zaman hatrıma gelseler,beni üzmeye yetiyorlar,,bazen teselli ediyorum kendimi,sahip olduklarına şükret,bak dünyanın biçok yerinde insanlar cenk meydanının ortasında,ölüme yakın biyerlerde yaşama tutunmaya çalışıyorlar,senin incir çekirdeğini doldurmayan,şeytanın ve nefsinin gaza getiripte negatif tarafını görmene vesile olan şeyler,o güsel insanların iliklerine kadar işlemiş korkulu ürkek bakışlarından dahamı değerli,,
böyle düşünüp yüzleştiğimdeyse gerçeklerle,üzüldüğüm şeylerin basitliği altında utancımdan eziliyorum,,
yukardaki şarkı bile söylendiği için utanıyor acıdan kıvranan insanların var olduğu bir dünyada,aşkmış,sevgiymiş,hüzünmüş,üzüntü,ve kırılmışlıklarmış,
asıl çaresizliğin hüznü filistinli bir bebeğin korkudan sonuna dek açılmış o iri gözlerinde,tabi görebilen gözlerin hüneri oda,,
uzun uzun susuyorum yine,,dua ile susuyorum,,
çığlıklar arayan sessizliğimi dinlesin...

Cuma, Ocak 02, 2009

acaba gerçekten böylemi ki..

Biliyor musun, bazı arkadaşlarımız kurmalı saatlere benziyor" dedi Tarık Tufan. Gecenin bir vakti oturmuş sohbet ediyorduk. Nasıl, diye sordum ona. Açıkladı: "Ara sıra kurmak gerekiyor. İhmal edince çok geç kalınmış oluyor, dostluk duruyor!"
*****
Kurmalı saatleri andıran dostlar... Bunu ilk söylediğinde sevgili Tarık'ın dostlukta bile mekanik bir yan bulunduğunu vurgulamak istediğini sanmıştım. Hayır! Sonra anladım ne demek istediğini... Dostlar içine güven ve sevgi pili konulunca tükeninceye kadar tıkır tıkır çalışan şeyler değildir! Temas ister dostluk! Tam kalbine dokunmalı, ara ara zembereği germelisiniz! Yani... Galiba modern gündelik yaşam hızına ve örgütlenme tarzına pek uymayan bir şeyler var dostlukta... Ve tıpkı kurmalı saatler gibi; geceleri uyku kaçırtacak kadar çok ses çıkartıyorlar!(ALINTIDIR)

Perşembe, Ocak 01, 2009

annenin performansı:)

dünyanın en iyi şarkısı çalıyor,dinleyin;)

Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider.

Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder.

Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider.
Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.
En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.

Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz. Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı... Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi...
Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise, dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?

yeni yıla bir duayla başlayayım.

ALLAH'IM SEN EBEDİ,KADİM,HAYY,KERİM,HANNAN VE MENNANSIN!BU,YENİ BİR SENEBU SENEDE SENDEN;KOVULMUŞ ŞEYTANDAN KURTULMAYI,EMREDİP DURAN NEFSİME KARŞI BANA YARDIM ETMENİ,BENİ SANA YAKINLAŞTIRACAK İŞLERLE BENİ MEŞGUL ETMENİ TALEP EDİYORUM.!...EY CELAL VE İKRAM SAHİBİ ALLAH'IM,EY MERHAMETLİLERİN EN MERHAMETLİSİ!