Pazar, Kasım 08, 2009

bir saniyelik tefekkürün vicdan muhasebesi.

...

Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler
Mavi gökyüzünü ona dar etmişler.
Gazete de çıktı üç satır yazıyla
Uzamış sakalı çatlamış sazıyla
Birileri ona; ölmedin, diyordu
Ölüm yanında hüzünle gülüyordu.
Diyarbakırlıymış adı Bahtiyar
Suçu saz çalmakmış öğrendiğim kadar
Geçiyor önümden gül güzlü Bahtiyar

...

ne zaman dışardaki insanların arasında tireyen,insanlardan korkan,çocukça gözlerini yere dikip yürüyen birini görsem bu şarkıdaki bahtiyar gelir aklıma,ve bu şarkıyı ne zaman dinlesem,üzüldüğüm şeylerin ağırlığı benimde boynumu aşağı indirir,ve üzüldüklerime bişeyler yapamıyor oluşum,sızım sızım sızlatır içimdeki dünyamı,ve bigün filistinde,ırakta,doğu türkistanda nasiplerine korku ve yokluk düşmüş o insanlar karşıma dikilip,aşağı indirdikleri gözlerini kaldırdıklarında,gözlerime değerse bakışları,ve o gün ne derim ben onlara,bunca lütfedilmiş nimetlerin içinde yüzerken yinede mutsuzluklar ve sahip olamadıklarımı aklıma getirmişliğimin utancından yerin dibine girerim heralde,

sevgili bahtiyarlar;siz ekmek kokusuna hasret geçirirken günlerinizi,günde dört çeşit yemek yediğim,ve güsel uykum kaçınca can sıkıntısından dolapta duran tatlıları önüme alıp sizleri aklıma getirmediğim için affedin beni,nefsii dediğim için affedin beni olurmu..

Hiç yorum yok: