Pazartesi, Mart 22, 2010

hi, is there anyone?

sana gülüm demiştimya,o gül soldu,
hani bu son demiştimya,o gün sondu...
bugün sabahtan beri dilime takılan şarkıdan küçük bi alıntı,neden bukadar içime işledi aslında bi fikrim var,ama burayada yazmayı hiç istemiyor canım,"ne kaldı geriye zaten,bir sürü boş hatıra"diye başlayıp yine bu cümleyle bitiyor şarkı,sanırım canımın yazmayı istemeyişindeki ruh halide bu cümlede gizli :P
aslında yandaki resime güsel bi şiir yazmaktı niyetim,ama bugün şiirde yazmak istemiyorum,neçok istemediğim şey varmış bak şimdi farkettim,
madem ortaya karışık çoban salatası tadında bi yazı olacak gibi gözüküyor yazının gidişatı,öyleyse aklıma gelen herşeyi yazmalıyım,
/cumartesi babannemin mevlütü vardı,o kadar kalabalıktı ki,bu çok hoşuma gitti benim,uzun zaman sonra bir sülaleye sahip olduğumu hatırlamak cenaze vesilesiylede olsa duygulandım.
/haftasonu çok beğendiğim abiye bir kıyafeti alamadım,yine istediğim bedeni bulamadım,nedense hiç şaşırmamakla birlikte herzamanki kadar üzüldüm,
bu abiye meselesi benim içimde uktedir biliyormusunuz,hep üzeri taşlarla süslü beyaz bi abiye elbisenin hayali süslemiştir rüyalarımı,ama evlenirken bile böylesi elbise giymedim,aslında hayatımda hiç gece kıyafetim olmadı benim,şöyle janjanlı,neyse bak aklıma gelince yine bi ağırlık çöktü üstüme:)
/amcamın kızlarınıda gördüm mevlüt vesilesiyle,elifin üç çocuğu var,etrafında anne diye seslenen birçok çocuğu olması insanın bende tarif edilemez bi yer buldu izledikçe onu,zaten üç çocuk hayalim vardı,ama bi kez daha emin oldum bundan,en az üç çocuğum olmalı Allah'ın izniyle,ama tabi hepsinden önce hayırlısı.
/hayatımdaki polyannaya pazar günü izin vermeyi denedim,evde taşlar yerinden oynadı gidişiyle,nerdeyse eşimle koca eve sığamadık,iki yabancı insan kadar yabancılaştık birbirimize,ben kendimi temizliğe verdim,o derslere,şükürki polyanna geri döndü gece 11 gibide aramızı buldu bizim,uyumadan önce barıştık velhasıl,
/teyzemin kızı müzeyyen ablamın oğlu oldu biliyorsun adınıda eşim koydu,hayatlarına bereketi ve umuduyla geldi sanki bebek,o kadar denilenlere rağmen şükür ki sağlıklı,adınıda umut koydular,gelişine yakışır bir isim oldu bencede,
/çocukluğumdan komşumun oğlu nihat vardı,kaç yıllardır görmemiştim onu, hala eski mahallede yaşamasına rağmen hiç karşılaşmamıştık,bu haftasonu onuda gördüm,ama koltuk değnekleriyle,askerde yanlış ilaç tedavisiyle kemik erimesi olmuş,sizede olurmu böyle,ne zaman üzüntülü bir şeyle yüzleşsem kelimeler yok olur ortalıktan,uzun bi suskunluk basar üzerime,sıktıkça sıkar ruhumu bedenim,yine böyle oldum işte onu görünce,
/uzun zamandır leylayla telefonda ağlaşmamıştık,gerçi bu sefer o benden daha birikmişti sanırım,insanın hayatında içini çeke çeke ağlayabileceği birilerinin olması çok başka bişey,yani ağlama demeden,ne oldu niye ağlıyorsun demenden,öylecene yanında olduğunu hissettiren soluk alışı yeter sanırım,
/ve son olarak artık çok istediğim birşeyim var,güney koreden bir arkadaş:) evet daha çok yeni bir arkadaşlık ve benim paratikten yoksun ingilizcemle biras yavaş ilerliyoruz ama yinede sanırım yıldızlarımız tuttu,ben öyle hissediyorum en azından,(gerçi kore ile türkiyedeki 7 saatlik zaman farkıda olumsuz bi etken yavaş ilerlememizde,ben yatarken o yeni bir sabaha çoktan merhaba demiş oluyo:) hayırlısı bakalım,amaan neyse işte,
şimdilik böyle bişeyler bendeki,işte bildiğiniz ben sendromları daha...
not: (yukardaki resim güney kore yapımı TRT 1 de oynamış olan DÜŞLERİMİN PRENSİ dizisinden,süper ama dimi ^_^

1 yorum:

nevbahar01 dedi ki...

şeker kore'deki arkadaşına çok sevindim.
o taşı beyaz elbiseyide inş.seneye gideceğin hacda alırsın.bakAllah söyletti heee:))
orada harika elbiseler var.
kocaman öptüm seni. kal sağlıcakla...