Hep çocuk mudur insan yüreğinde? Düşleri denizleri aşacak kadar nemli,puslu, tahta arabası arkasında çeke çeke yürür mü yollarda? En güzel günleri henüz yaşamadıkları mıdır,yoksa çocukluk düşleri mi?
Cumartesi, Eylül 12, 2009
beni zaman zaman ağlatan işte bu hazin hatıradır.
*radyoda sevdiğim bi şarkı,
yarısına ben eşlik ettim,yarısına gözyaşlarım,yazıyordu bir resmin altında,
*az önce bende mazi kalbimde bir yaradır,şarkısını dinlerken aynı hale bürünecektim nerdeyse,
*dün iftarda görümcemlerdeydik geçen yazımda belirtmiştim,
*sanırım bugünlere hastalık kapımda,boğazlarım şişmiş ve öksürükler başladı:(
*ne yazacağımla ilgili hiçbir fikre sahip olmadan,sadece içimde tarifsiz yazma isteğine karşı koyamayarak oturdum klavyenin başına,
*canım alışveriş yapmak istiyo(böyle ruh halinde olunca bana iyi geliyo bu alışveriş:)
*neyse daha fazla saçmalamadan kısa kesiyim:)
yarısına ben eşlik ettim,yarısına gözyaşlarım,yazıyordu bir resmin altında,
*az önce bende mazi kalbimde bir yaradır,şarkısını dinlerken aynı hale bürünecektim nerdeyse,
*dün iftarda görümcemlerdeydik geçen yazımda belirtmiştim,
*sanırım bugünlere hastalık kapımda,boğazlarım şişmiş ve öksürükler başladı:(
*ne yazacağımla ilgili hiçbir fikre sahip olmadan,sadece içimde tarifsiz yazma isteğine karşı koyamayarak oturdum klavyenin başına,
*canım alışveriş yapmak istiyo(böyle ruh halinde olunca bana iyi geliyo bu alışveriş:)
*neyse daha fazla saçmalamadan kısa kesiyim:)
Perşembe, Eylül 10, 2009
hızlı bi özetle kaçar yine ben.
kendime gelebilmiş değilim hala yorgunluktan,bunu belirtmek isterim,ama birikincede geçen günler benim balık hafızamda fazlaca muhafaza edilemiyeceğini bildiğim için,bismillah deyip kenardan köşeden yaziyim istedim.
pazar günü tam günlü ve akşamınada iftarda dahil bir programa davetliydik ailecek(yani eşim ben pervin),pazar sabah 8:30 gibi evden çıktık,ve katılacağımız program burç kolejindeydi,yeni insanlarla tanışmak ve tanıdık ibrilerini görmek güseldi,öğlene kadar kreşte diğer çocuklarla beraber bakılan kızımı,öğlen uykusunun gelmesiyle yanıma aldım,bi yastık buldum ve ayaklarımda sallarken uyuttum,ve öylece ayaklarımda 2,5 saat kadar uyudu sanırım(hiç kalkmadan öylece yerde oturan "benim" ayakların,belin halimi düşünün artık:)iftara kadar beraber yanımda kaldı sonra,akşam arkadaşlar ve onların çocuklarıyla beraber iftar verilen salona geçtik,yemekler süperdi valla,önümüzdeki pazar kayınvalidemlere aynı menüyü yapmayı bile düşünüyorum,ufak değişikliklerle:)
resim sormayın hiç,fotograf mak.bozuldu,cep telf.ondan farksız maalesef:(
menüyü burda saymıycam pazar günü kayınvalidemleri ağırladıktan sonra ordaki menüyü yazınca anlarsnız:)velhasıl dönüşte markete uğra felan derken geceoldukça geç yattık,
pazartesi akşamı iftarı beraber yiyelim diyen kayınvalidemlerdeydik,yemek sonrası eve indim salı akşamı için hazırlık yapmaya sular kesilmişti:(ve bende uyuya kalınca gece 1:30 gibi uyanıp yemek hazırladım sonra sahur felan derken sabah 6:30 gibi uyudum,salı akşamı eşleriyle beraber üç aile+bir bekar misafirimiz vardı ,dün gece yaptığım mamaları yedik:) ne yaptın derseniz sadece yazabilirim,dediğim gibi resim yok,
mercimek çorbası
salata
zeytinyağlı taze fasulye
islim kebabı
pirinç pilavı
ayran
sütlü irmik tatlısı+baklava
işte böyle çarşamba akşamına ben beraber yiyelim diye kayınvalidemleri çağırdım ve gece 02:45 de yattım yemekler hazırladım perşembe akşamı için,bu gece yine misafirlerimiz var iftarda.onların menüsüyse;
tutmaç çorbası
salata
z.taze fasulye
fırında bahçıvan kebabı
pirinç pilavı
ayran
sütlü etimek tatlısı
(eve gidince bikaç yufkalıkta hemen sigara bireği sarıcam,bakalım inş. yetişir:P
işte böyle dostlar,yarın yani cuma görümcemlerde iftardayiz,cumarteside eşimin arkadaşında beylikdüzünde inş. ve pazar finalini kayınvalidemler görümcemler ve eltimi toplu bir iftarda buluşturarak yapmayı düşünüyorum nasipse:)
(birikince yazı böyle uzun oluyo tabi:)
pazar günü tam günlü ve akşamınada iftarda dahil bir programa davetliydik ailecek(yani eşim ben pervin),pazar sabah 8:30 gibi evden çıktık,ve katılacağımız program burç kolejindeydi,yeni insanlarla tanışmak ve tanıdık ibrilerini görmek güseldi,öğlene kadar kreşte diğer çocuklarla beraber bakılan kızımı,öğlen uykusunun gelmesiyle yanıma aldım,bi yastık buldum ve ayaklarımda sallarken uyuttum,ve öylece ayaklarımda 2,5 saat kadar uyudu sanırım(hiç kalkmadan öylece yerde oturan "benim" ayakların,belin halimi düşünün artık:)iftara kadar beraber yanımda kaldı sonra,akşam arkadaşlar ve onların çocuklarıyla beraber iftar verilen salona geçtik,yemekler süperdi valla,önümüzdeki pazar kayınvalidemlere aynı menüyü yapmayı bile düşünüyorum,ufak değişikliklerle:)
resim sormayın hiç,fotograf mak.bozuldu,cep telf.ondan farksız maalesef:(
menüyü burda saymıycam pazar günü kayınvalidemleri ağırladıktan sonra ordaki menüyü yazınca anlarsnız:)velhasıl dönüşte markete uğra felan derken geceoldukça geç yattık,
pazartesi akşamı iftarı beraber yiyelim diyen kayınvalidemlerdeydik,yemek sonrası eve indim salı akşamı için hazırlık yapmaya sular kesilmişti:(ve bende uyuya kalınca gece 1:30 gibi uyanıp yemek hazırladım sonra sahur felan derken sabah 6:30 gibi uyudum,salı akşamı eşleriyle beraber üç aile+bir bekar misafirimiz vardı ,dün gece yaptığım mamaları yedik:) ne yaptın derseniz sadece yazabilirim,dediğim gibi resim yok,
mercimek çorbası
salata
zeytinyağlı taze fasulye
islim kebabı
pirinç pilavı
ayran
sütlü irmik tatlısı+baklava
işte böyle çarşamba akşamına ben beraber yiyelim diye kayınvalidemleri çağırdım ve gece 02:45 de yattım yemekler hazırladım perşembe akşamı için,bu gece yine misafirlerimiz var iftarda.onların menüsüyse;
tutmaç çorbası
salata
z.taze fasulye
fırında bahçıvan kebabı
pirinç pilavı
ayran
sütlü etimek tatlısı
(eve gidince bikaç yufkalıkta hemen sigara bireği sarıcam,bakalım inş. yetişir:P
işte böyle dostlar,yarın yani cuma görümcemlerde iftardayiz,cumarteside eşimin arkadaşında beylikdüzünde inş. ve pazar finalini kayınvalidemler görümcemler ve eltimi toplu bir iftarda buluşturarak yapmayı düşünüyorum nasipse:)
(birikince yazı böyle uzun oluyo tabi:)
Çarşamba, Eylül 09, 2009
GÜN€Ş DOLAYISIYLA KAPALI
Bir şehir, bir soru, bir sevgili ne zaman ve ne için terkedilir? Bir dükkan ne zaman kapanır? Bütün bu sorular bizi Saraybosna'daki bir dükkanın camına asılan bir kağıda götürsün: "Güneş dolayısıyla kapalı." Cenaze dolayısıyla değil, güneş dolayısıyla kapalı. Dükkan sahibi güneşi görünce dayanamamış yürüyüşe çıkmıştır. Bunu ancak İstanbul'u bir kimlik olarak kalbinin üstünde taşıyan savunabilir, isteyebilir. Namaz kılmasını bilmeyen Bakü'lü bir ressam bile bilir bunu. O sürekli şöyle bahseder İstanbul'dan: "Mübarek İstanbul!" Babasından öğrenmiştir bunu. Cezayir'de kız çocuklarının ismidir İstanbul! Cezayir sokaklarında hep İstanbul vardır...
Biliyorum ki bugünkü aklımızla, Batı aklıyla, bunu anlamamız zordur. Tıpkı dükkanlarına "Güneş dolayısıyla kapalı" duyurusunu asanları anlayamadığımız gibi. İstanbul'a Batı'dan bakanlar için bu ve benzeri davranışlar, iş disipliniyle bağdaşmayan, başarısızlığı beraberinde getiren çocuksu davranışlardır. Onlar değilmidir yedi gün, yirmi dört saat çalışmak ve hep daha çok kazanmak isteyen ve her şeyi bu uğurda harcayanlar? Onlar için bir Müslüman tembeldir. Çünkü sabahtan akşama kadar çalışmamakta, hatta öğleleri bile uyumaktadır. Bir insanın hayatında daha az eşyaya yer vererek, ömrünü bunları sürekli yenileme saplantısından özgür kılmış olarak, kendine ve sevdiklerine daha çok vakit ayırdığı mütevazı bir hayat, ne güzel bir hayattır oysa. Bunun adı tembellikse, aylaklıksa varsın öyle desinler; Tanrım bu ne güzeldir! Ne güzeldir bir yaz rüzgarını yastık yapıp, güneşli günleri yorgan gibi üstüne çekerek, göğsünde bir çocuğun, bir sevgilinin kokusunu duyarak uyumak...
Ah, tembel hüznüm! Tut kolundan getir onu bana. Gelmiyorsa tut kolumdan beni götür ona. Mavi bir gömlek ve beyaz bir pantolon olsun üzerimde. Keten. Medine havaalanında sırt çantamı yere koyup, sol elim cebimde sağ elimle alnımdaki teri silerken, saçlarımu düzeltirken derin bir nefes alayım her şeyin üstüne. İsa soluğu gibi bir nefes. Bulunduğum yerde üç yüz altmiş derece dönerek seyredeyim seni hayatımın çıplak gerçeği. Bir taksi bulayım sonra: "Son Peygamber'in evine, lütfen!" Bu bir eve dönüş yolculuğudur. Güneşli bir yaz sabahı, bütün ailenin bir arada olduğu kahvaltıya yetişmek gibidir. Peygamber efendimizle, değerli arkadaşlarıyla birlikte kahvaltı etmek, Hazreti Ömer'le yumurta tokuşturmak içindir...
Sol kolumu koltuğun üstüne uzatmışken arka pencereden arkama bakayım. Emin olayım hatalarımın, zaaflarımın, kanlı sesimin beni takip etmediginden. (Herkes bunun için mi bakar arkasına?) Yanımda güzelliklerim kadar küçük bir sırt çantası. Onu sımsıkı tutayım. Bırakmayayım.
Kahvaltının bittiğini, masanın toplanmış olduğunu, herkesin gittiğini görmekten korkarak, günahla sürmelenmiş gözlerimle seyrediyorum dünyayı... Ve ben aşkın, şefkatle bir kusurumu düzeltir gibi, gömleğimin yakalarını düzelten eller oldugunu biliyorum.
O elleri özlüyorum... İBRAHİM PAŞALI
Biliyorum ki bugünkü aklımızla, Batı aklıyla, bunu anlamamız zordur. Tıpkı dükkanlarına "Güneş dolayısıyla kapalı" duyurusunu asanları anlayamadığımız gibi. İstanbul'a Batı'dan bakanlar için bu ve benzeri davranışlar, iş disipliniyle bağdaşmayan, başarısızlığı beraberinde getiren çocuksu davranışlardır. Onlar değilmidir yedi gün, yirmi dört saat çalışmak ve hep daha çok kazanmak isteyen ve her şeyi bu uğurda harcayanlar? Onlar için bir Müslüman tembeldir. Çünkü sabahtan akşama kadar çalışmamakta, hatta öğleleri bile uyumaktadır. Bir insanın hayatında daha az eşyaya yer vererek, ömrünü bunları sürekli yenileme saplantısından özgür kılmış olarak, kendine ve sevdiklerine daha çok vakit ayırdığı mütevazı bir hayat, ne güzel bir hayattır oysa. Bunun adı tembellikse, aylaklıksa varsın öyle desinler; Tanrım bu ne güzeldir! Ne güzeldir bir yaz rüzgarını yastık yapıp, güneşli günleri yorgan gibi üstüne çekerek, göğsünde bir çocuğun, bir sevgilinin kokusunu duyarak uyumak...
Ah, tembel hüznüm! Tut kolundan getir onu bana. Gelmiyorsa tut kolumdan beni götür ona. Mavi bir gömlek ve beyaz bir pantolon olsun üzerimde. Keten. Medine havaalanında sırt çantamı yere koyup, sol elim cebimde sağ elimle alnımdaki teri silerken, saçlarımu düzeltirken derin bir nefes alayım her şeyin üstüne. İsa soluğu gibi bir nefes. Bulunduğum yerde üç yüz altmiş derece dönerek seyredeyim seni hayatımın çıplak gerçeği. Bir taksi bulayım sonra: "Son Peygamber'in evine, lütfen!" Bu bir eve dönüş yolculuğudur. Güneşli bir yaz sabahı, bütün ailenin bir arada olduğu kahvaltıya yetişmek gibidir. Peygamber efendimizle, değerli arkadaşlarıyla birlikte kahvaltı etmek, Hazreti Ömer'le yumurta tokuşturmak içindir...
Sol kolumu koltuğun üstüne uzatmışken arka pencereden arkama bakayım. Emin olayım hatalarımın, zaaflarımın, kanlı sesimin beni takip etmediginden. (Herkes bunun için mi bakar arkasına?) Yanımda güzelliklerim kadar küçük bir sırt çantası. Onu sımsıkı tutayım. Bırakmayayım.
Kahvaltının bittiğini, masanın toplanmış olduğunu, herkesin gittiğini görmekten korkarak, günahla sürmelenmiş gözlerimle seyrediyorum dünyayı... Ve ben aşkın, şefkatle bir kusurumu düzeltir gibi, gömleğimin yakalarını düzelten eller oldugunu biliyorum.
O elleri özlüyorum... İBRAHİM PAŞALI
Salı, Eylül 08, 2009
error!
kendimi arıyorum meşgul çalıyor yorgunluktan,önümüzdeki pazartesi gününe kadarda kendime gelecek gibi durmuyorum,sanırım geçici bağlantı hatası veriyorum:)kusura bakmayın yazılardaki aksaklıklardan dolayı özür dilerim ziyaret eden arkadaşlardan,ayrıntıları kendime gelince yazıcam inş. şimdilik kaçar ben.
Cuma, Eylül 04, 2009
Perşembe, Eylül 03, 2009
sobe:101 maddede ben.
- nevbahar canım beni uzun bi sobeyle sobelemiş,bende zevkle cevapladım:)
- pervin sultanın annesi
- osman bey'in pek muhterem hatunu
- üç kardeşin en büyüğü
- 1.69 boyunda,yeşil gözlü,kumral
- liseyi eyüp imam hatip lisesinde okudu
- gazi üniversitesi işletme mezunu
- ayakkabı numarası 38
- ve artık obez değil:)
- bebekliğinde üç kez kan değişimi yaşamış
- sivri dilli
- kurnaz ve zeki
- içinde fırtınalar koparan ama görünüşte durgun deniz gibi
- çoğu zaman polyanna,ara ara depresyonda
- kafasının içinde hep düşünülecek bişeyler vardır
- hüzünlü,duygusal,belli etmesede kırılgan
- onu üzen yada mutlu eden şeyleri asla unutmayan
- meraklı
- okumayı ve yeni şeyler öğrenmeyi çok sever
- özellikle yabancı dillere karşı sempatizan,hatta taraftar boyutunda:)
- şimdilerde beşiktaşlı:)
- yemek yeme dışında bütün işlerini solla yapar(yani solak)
- şiir ve deneme yazar
- karakalem resim yaparken dinlendiğini hisseder
- her akşam işten eve yürürken hayal kurar
- en büyük hayallerinden biri çok seyehat edebileceği parasının olması:)
- işe gelmeyi ve çalışmayı sevmez:)
- insanları dinlemeyi ve sır saklamayı çok iyi becerir,bu yüzden biçok kişi güvenerek döker içini
- sigara ve ağır kokular nefes darlığı yapıyo(sanırım alerjim var )
- ya çok dağınık yada çok toplu,ortası yok
- bazen inanılmayacak kadar umursamaz
- ezberleme noktasında özürlülük derecesinde(5 yıldır aynı işyerindeyim hala numarasını tam ezberleyebildim diyemem)
- yemek ayırt etmemekle birlikte ciğer,böbrek,dalak,kelle,paça..diye devam eden etin normal yeri dışındaki hiçbir yerini yiyemez,ve sarımsak kullanmaz,eşiyle ortak noktalarından biridir bu
- en sevdiği renk beyaz
- en sevdiği içecek süt(yazın soğuk,kışın sıcak farketmez,su niyetine bile içerim bazen)
- kavgadan,gürültüden,gerginlikten nefret eder
- en beğendiği araba modeli 4x4 grand cherokee kurşun rengi jeep
- aslen samsunlu,dedeleri 1879 yılında göçe zorlanan batum gürcülerinden
- ailesi 41 yıllık istanbullu,kendisi doğduğundan beri,bu arada üsküdar doğumlu
- istanbula aşık sırılsıklam(ama istanbul çok yoruyor beni son on yıldır )
- denizin içinde olma fobisi var(boğuyorum kendimi resmen)ama bi evi olsa deniz görsün ister
- hayatıda sıcaktan ve güneşten şikayet ettiği görülmemiştir,(benim mevsimim yaz(eylül ayı istisna,onun yeri ayrı bende)
- şöyle dört nala ata binebilmeyi çok isterdi
- çiçekleri ve hayvanları sever ama bakamaz(bu yüzden evdeki bütün çiçekler eşimin:)
- çok kolay ağlardı eskiden,şimdilerde biriktirip ağlıyor
- romantik komedi tarzı filmler sever
- korku filmlerini hayatında bikaç kez izlemişdir,halada korkar hatırladıkça:)
- hatta dişçi diye bi korku filmi vardı izlediğim,sanırım dişçi fobim burdan kaynaklanıyo:)
- doktora gidecekse erkek doktoru tercih eder
- cnbc-e ve e2 dizilerini izler
- ama uzun zamandır tv ile arası yok
- gazete okumaya sondan başlar
- sinirlenince yada mutsuz olunca yememeyi başaramaz,hatta bunu başaranlara hayranlık duyar
- aksine daha çok abur cubur ister canım(çikolata ve sütlü tatlılar gibi)
- türk kahvesi keyfinden vazgeçemez
- mecbur kalmadıkçada çay içmez
- türk sanat müziği ve yabancı şarkılar dinler
- uykusu çok derindir,uyuyunca top atsan uyanmayabilir:)
- kalabalıkların içinde kaybolmayı sever eşimin aksine:)
- sinirlenince hayatta kavga edemez,dilini yutmuş gibi uzun uzun sessiz kalır,bide surat yapar
- çocukken annem ve babam çalıştıkları için beni ananem büyüttü
- sanırım bu uzun ayrılıklara bağlı anneme uzun süre anne dememişim
- annemi çok sevsemde biçok konuda hala çekinirim,acaba ne der diye
- tezcanlı ve bi o kadar sabırlı(iki tezatta var yani)
- insanlara hayır diyebilmeyi çok kolay beceremez nevbahar gibi:)
- ama ilerleme var,eskiden hiç hayır diyemezdim,ve bu durumda kullanıldığını hissetmek çok kırıcı oluyo
- sıkıntılarını çevresindekilerle çok kolay paylaşamaz,
- çocukları çok seviyor,maddi manevi yetiştirebileceğine güvense dört çocuk yapar:)
- gazetede 19.çocuğuna hamile kadını görünce gaza geldim heralde yukardaki madde için:)
- ulaşılması zor şeyler dikkatini çekmiştir her zaman
- tom cruise ve george clooney beğendiği aktörler
- güney kore filmi tutkunu
- tarık tufan ve ismail kılıçarslan yazılarına hayran
- herkesle çabuk arkadaşlık kurar ama dostluk noktasında seçici
- güven duyabilmek,susarken dahi aynı dili konuşabilmek dostluk kriteri
- insanlara karşı beklenti içinde olmaktan uzun süre önce vazgeçti
- en son kimin aradığına bakmaksızın her ay düzenli dostlarını arar
- sevdiklerinin mutluluğu onuda mutlu eder
- hediyeleşmeyi sever
- aldığı ve verdiği herşeyde özenle sade,rahat ama farklı duran şeyleri seçer
- çocuk kalmış çılgın bi yanı var ara sıra ortaya çıkan
- ilgilenilmekten çok hoşlanır,galiba biras belli etmesede şımarık:)
- küçücük bi not kağıdına yazılmış minik bi sürprizle bile mutlu olmak için bi sebebi daha olduğunu hissedebilir
- eleştirmeyi hiç sevmez
- karşısındakini olduğu gibi kabul eder,ama yanlış davranışlarıda varsa, incitmeden düzeltmesine yardımcı olur vede dua eder
- önü açık terlik ve ayakkabı giymeyi sevmez
- tutumlu ve hesaplı
- bozuk eşyaları tamir etmeyi sever
- lisedeyken parasını biriktirip kendine tornavida,pense gibi aletler almış insan:)
- spor giyimi tercih eder
- ev eşyası seçimindede biras spor biras otantik,kararsızlıkta
- bu arada ciddi ciddi kararsız:)
- başörtü almaktan keyif alır
- bankalardan ve bankayla yapılan tüm işlemlerden nefret eder
- en sevmediği ev işi cam silmek
- sütlü tatlıları kaselere bölmeye zahmet etmeyin,yemek tabağına bittikçe tencereden kepçeyle ilave edip yiyebilir:)
- çocukken müslüman olmuş yabancı bir erkekle evlenmeyi hayal ederdi:)
- geçmişe dönüp istediği mesleği seçebilseydi,ülke ülke gezen bi şirket tercümanı olmak isterdi
- aslında çocukluğuna dair biçok şeyi hatırlamaz(bu nedenle hafızam silinmiş gibi hissederim çoğu zaman)
- okulda en sevdiği iki ders ingilizce ve geometriydi
- eşini ve ailesini gerçekten çok çok seviyor,ve şükrediyor sonsuz kere hayatındakilere:)
- şimdi eşime son maddeyide sen söyle benimle ilgili dedim,keçi olduğunu yazdınmı,keçi gibi inatçısın dedi:)
evet sevgili kelebeğim ve tuğbacım tanıtırsanız sizide ben tanımak isterim:)
Çarşamba, Eylül 02, 2009
ramazanda iftarlara devam.
iki gündür iftarda misafirlerim vardı,ve bugün yine var:)bugün annemleri,kayınvalidemi ve orta kattaki bekar çocuğu çağırdım(adliyede memur burda, ailesi memlekette)çağırdım,birde inş. gelirse halacım(bir halam var benim oda ümraniyede oturuyor,uzak ve üstelik astımı olduğundan bu aralar rahatsızmış,ama ben gelir ümidiyle davet ettim yinede)akşama çok çok çeşitler yapmadım açıkçası,bissürü yemek kalıyor sonra,ve ben yarın ve cuma günü iftarlara davetliyim:)ne yaptım dereniz;
mercimek çorbası
etli nohut yemeği
patatesli patlıcan yemeği
çoban salata
yoğurtlu közlenmiş kırmızı biber
pilav
cacık
kadayıf tatlısı(üzerine kaymak ilavesiyle) + baklava
yemekleri geceden hazırlayınca biras uykusuzlukla karışık yorgunluk oluyo,ama değiyo bence,ben seviyorum iftar davetlerini bir araya gelmek adına çok güsel bu davetler,daha bissürü davetim var haftayada,ama onlarıda artık günü gelince yazarım:)şimdilik eyvallah bakalım,sizede hayırlı iftarlar,
ha bu arada keşke yakınlarda olaydınız sizide bi iftar davetinde biraraya getirirdim ne güzel:)
mercimek çorbası
etli nohut yemeği
patatesli patlıcan yemeği
çoban salata
yoğurtlu közlenmiş kırmızı biber
pilav
cacık
kadayıf tatlısı(üzerine kaymak ilavesiyle) + baklava
yemekleri geceden hazırlayınca biras uykusuzlukla karışık yorgunluk oluyo,ama değiyo bence,ben seviyorum iftar davetlerini bir araya gelmek adına çok güsel bu davetler,daha bissürü davetim var haftayada,ama onlarıda artık günü gelince yazarım:)şimdilik eyvallah bakalım,sizede hayırlı iftarlar,
ha bu arada keşke yakınlarda olaydınız sizide bi iftar davetinde biraraya getirirdim ne güzel:)
Salı, Eylül 01, 2009
eylül bir şiirin dokunduğu aşk gibi bende...
EYLÜL
Yine bir Eylül,
Yeni bir Eylül,
Kimse sevemez Eylül'ü benim kadar,
Ve kimseyi üzemez Eylül beni üzdüğü kadar,
Yine hayatımdan geçip giden,
Bir mutluluk karesine asılıyım,
Ve havada Eylül kokusu var,
Eylül yağdı bana,
Eylül döküldü bana,
Sarı Eylül,
Masum Eylül,
Merhametsiz Eylül,
Geldin mi yine gözyaşlarınla,
Sarı yapraklarınla,
Ah Eylül,
Ahh Eylül...
(yazan:Ayşe Yücel)
(işte tamda böyle şeyler hissettirdi eylülün ilk yağmurları bugün bana,çok sırrımı döktüm eylül yağmurlarıyla ben yıllardır,çok eski dostluğumuz oldu şimdiye dek,ve severim hüznünü,yüreğime her dokunuşunda ıslak elleriyle..
en çok haziranı severim ama,eylülün verdiklerini hep haziranda yitirmişte olsam..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)