bugün aklımda yazmayı planladığım çok daha farklı bi konu vardı aslında,ama sabahtan beri işyerinde oluşan gündemdeki en kuvvetli konunun bu söz etrafında döndüğünü farkederek bir iki satırda ben karalamak istedim buraya.yemiyenin malını yerler mi acaba?yada kim yer,niye yesin,yiyenin malı olmadığına mı yer,yoksa yedirenin gönüllülüğünemi dayanamaz,yedikten sonra hazmı kolaymıdır (yiyen için)... gibi uzayıp giden anlamsız sorular silsilesi.
Benim penceremden baktığımdaysa,konuya hakim olan yegane düşünce,insanların kendilerini kandırıp durmaları üstelikte gururla ortada dolaşmaları bu durumdan habersiz,şimdi bu ne alaka diyebilir okuyan biri,şöye alaka ki efendim,yemiyenin malını yiyenlerin bir başka versiyonuda kendi çevresinde kurgulanmış bir oyun gibi oynamaktadır da,maalesef insan oğlu insanlar hala kendi başlarında örülen çoraplardan,ve çevrelerinde oynanan oyunlardan habersiz,hindi kabarmışlığıyla,vay efendim işte görüyorsunuz ötekinin etrafında dolanıp malını yiyenleri gibi sözlerle dik dik yürüyüşlerini.ama benim lugatımda adama ayrıca da derler"bre adam kendi halini görmezmisin,onu yiyenler açık açık yiyor,seni yiyenler üstüne bide kaz gibi yoluyorlar da ruhun duymuyor".
evet kıssadan hisse felan çıkaracak diyilim bu sözden,ama demem o ki;şu çuvaldızları,iğneleri arada bir kendinizede batırın be kardeşim,el insaf yani...
(resimdeki bu istanbul hamsileride,sevgili sazanlara hediyem olsun)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder