Cuma, Nisan 03, 2009

Ah özlem ve huysuz ben.

niye,nasıl,niçin,sıkkın,bıkkın,huzursuz,cansıkıcı,iç daraltıcı,bezgin....vb
uzayıp giden,ve uzarkende ümide dair yanında bişey götürmeyen,böyle kısa kelimelerin kapsama alanı içinde geziniyorum,ne kadar gayret ederse etsin cümle olamayan kelimelerin alanı,,huysuz bi at gibi içimde orayı burayı devirme çabasında düşüncelerimde,ağlasam sanki yıkanacakmış gibi bu kara zift dolu içim,derin derin nefes alıp deniz havası çekmeliyim içime tez vakitte,beynime oksijen gitmeli bol bol,
yok yok böyle olmayacak,akşama kadar dönen bi sandalyenin tepesinde dönüp duruyor hayatım,camsız penceresiz kimsesiz dört duvar arası bi karış odadayım,özledim yine güneşi,,
sıkıntıdan akşama kadar su içip duruyorum,iş hanının ikinci katında uzun ve karanlık bir koridorda bir lavabo,bir odam gidip geliyorum,odamda karşımdaki duvar olduğu gibi ayna,(yani duvardan duvara gömme bir dolap,üstü tamamen ayna kaplı)buda demek oluyorki kazarada olsa akşama kadar kendimle göz göze geliyorum,bu bana daha çok anımsatıyor aklımdaki biçok şeyi,arada bir dil çıkarıyorum kendime muzurluk olsun işte,sonra tedirgin oluyorum ardından,acaba buzlu camdan işçiler beni görüyorlarmı ki diye,bir ânı bir ânını tutmayan malum benden bi yazıydı bu,belki özlediğim onca şeyin etrafımda olamayışının hırçınlığıdır bendeki,kimbilir,,

1 yorum:

nevbahar01 dedi ki...

aynı ruh halleri benim de başımda:(
çığlık atmak istiyorum, her şeyi yakıp yıkmak...
ama cesaretim yok. o zaman da içime yükleniyorum ki hissettiğim duygular daha bir çekilmez oluyor. çoğu insanda bu duyguları gözlemlediğim için baharın gelişi ile değişen tabiatın içimizdeki yansıması olarak görüyor çok korkmuyorum ama çabucak hepimiz için bu çekilmez halin geçmesini diliyorum. huzurlu kal...