Cumartesi, Kasım 08, 2008

Mimar Sinanın çıraklık eseri "şehzadebaşı camii"


"Kanuni Sultan Süleyman,Mimar Sinanın çıraklık eserim dediği ŞEHZADEBAŞI CAMİİ'ni, oğlu Şehzade Mehmet vefat edince Mimar Sinan'a yaptırmış ve ADALAR'ı da bu camiye vakfetmiş,camii istanbul laleli'dedir.
Bu nedenle ADALAR'ın tapu kayıtlarında (yani vatandaşın elindeki tapularda değil de tapu kütüklerinde) "ŞEHZADE MEHMET VAKFİYESİDİR" şeklinde yazıyormuş."(nurettingökkaya)
(NOT: ADALAR, toplam 9 adadan oluşuyor. İlk dördünde doğalgaz var ve 2 yıldır kullanılıyor. Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada,
Sedef Adası, Yassıada, Sivri ada, Kaşıkadası ve Tavşan adası)
okuduğum birde hikayeyi eklemek istedim,kaynak olarak gösterilen bişey bulamadığım için nekadar doğru yada yanlış bilmiyorum,ama çok güsel bi yazı,burada kayıtlı olsun istedim)
*****
"Bir Mimar Sinan eseri olan Sehzadebasi Cami'nin 1990'li yillarda
devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir insaat
muhendisi, caminin restorasyonu sirasinda yasadiklari bir olayi tv'de
soyle anlatmasti.
Cami bahcesini cevreleyen havale duvarinda bulunan kapilarin
uzerindeki kemerleri olusturan taslarda yer yer curumeler vardi.
Restorasyon programinda bu kemerlerin yenilenmesi de yer aliyordu. Biz
insaat fakultesinde teorik olarak kemerlerin nasil insaat edildigini
ogrenmistik fakat tas kemer insaasi ile ilgili pratigimiz yoktu.
Kemerleri nasil restore edecegimiz konusunda ustalarla toplanti yaptik.
sonuc olarak kemeri alttan yalayan bir tahta kalip cakacaktik. Daha
sonra kemeri yavas yavas sokup yapim teknikleri ile ilgili notlar
alacaktik ve yeniden yaparken bu notlardan faydalanacaktik.Kalibi soktuk.
Sokmeye kemerin kilit tasindan basladik. Tasi yerinden
cikardigimizda hayretle iki tasin birlesme noktasinda olan silindirik
bir bosluga yerlestirilmis bir cam siseye rastladik. Sisenin icinde
durulmus beyaz bir kagit vardi. Siseyi acip kagida baktik. Osmanlica bir
seyler yaziyordu. Hemen bir uzman bulup okuttuk. Bu bir mektup idi ve
Mimar Sinan tarafindan yazilmisti. Sunlari soyluyordu. "
Bu kemeri olusturan taslarin omru yaklasik 400 senedir. Bu muddet
zarfinda bu taslar curumus olacagindan siz bu kemeri yenilemek
isteyeceksiniz. Buyuk bir ihtimalle yapi teknikleri de degiseceginden bu
kemeri nasil yeniden insaa edeceginizi bilemeyeceksiniz. Iste bu mektubu
ben size, bu kemeri nasil insa edeceginizi anlatmak icin yaziyorum. "
Koca Sinan mektubunda boyle basladiktan sonra o kemeri insa ettikleri
taslari Anadolunun neresinden getirttiklerini soylerek izahlarina devam
ediyor ve ayrintili bir bicimde kemerin insaasini anlatiyordu.
Bu mektup bir insanin, yaptigi isin kalici olmasi icin
gosterebilecegi cabanin insan ustu bir ornegidir. Bu mektubun ihtisami,
modern cagin insanlarinin bile zorlanacagi tasin omrunu bilmesi, yapi
tekniginin degisecegini bilmesi, 400 sene dayanacak kagit ve murekkep
kullanmasi gibi yuksek bigi seviyesinden gelmektedir. Suphesiz bu yuksek
bilgiler de o koca mimarin erisilmez ozelliklerindendir. Ancak
erisilmesi gercekten zor olan bu bilgilerden cok daha muhtesem olan 400
sene sonraya cozum ureten sorumluluk duygusudur..

1 yorum:

tugbatugba dedi ki...

bu camiyi çok severim ayrı bir huzur var içinde...