Pazartesi, Ağustos 11, 2008

samimi bulduğunuz tek şey,

Günaydın!
Tıklım tıkış bir otobüsten indiniz. Yanınızdaki adam sarımsak kokuyordu üstelik. Bir sonraki durakta iner diye beklediniz ama hayır! Soluğunu tepenize bıraka bıraka sizinle yol aldı. Daha bir bardak çay içemediniz ve Allah biliyor ya bugün pastaneden bir çatal alacak haliniz de yok. Sevmiyorsunuz zaten bu işi. Git gel her gün aynı şey. Aldığınız para yol ve kiraya gidiyor. Niye çalışıyorsunuz ki? Zar zor alınmış düşük limitli çok taksitli kredi kartının ödemesi bir zebani gibi peşinizde. Aynı işi yaptığınız halde sizden çok kazanan şu kadına nasıl da sinir oluyorsunuz. Küçük dağları o yaratmış sanki. Kimin umurunda Orhan Pamuk filan. Yapacağınızı işi suratınıza bakmadan adeta çemkirerek buyuran şefiniz de ayrı bir sinir sebebi. Ciğerinize işlemiş pis boya kokusu içinde bütün gün ayakta çalışacaksınız. Oturarak çalışabileceğiniz bir işiniz olsaydı keşke...
***Günaydın!
Servis bugün gecikti. Sokağın köşesinde soğuktan titreyerek ve suratsız servis şoförüne lanet ederek bekleyip durdunuz. Oysa şuradaki dakikalar ne kadar değerliydi. Birazcık daha uyuyabilirdiniz. Kahvaltı yapabilirdiniz. Tuvaletten bile apar topar çıktınız. Oysa siz gecikseniz beklemezler. Nitekim dün beklemediler. Taksi dolmuşla ancak yetiştiniz mesai başlangıcına. Bir de on karış suratla karşılaştınız. Müdürün sekreteri imza kartonunu kadırıvermiş bile. Yalvartmayı da seviyor üstelik ispiyoncu şey. Neyseki birazdan bir kahve içip bilgisayar başına geçecek ve MSN’i açacaksınız. Biraz geyik yapmak iyi gelir. Yılbaşında ikramiye verilmeyecekmiş diyorlar. Zaten zam da yapmadılar doğru dürüst. Daha iyi bir iş bulmak lazım. Şöyle ayağınızı yerden kesecek bir araba alabilseniz...
***Günaydın!
Nesi var bu taksi şoförlerinin? Parasıyla değil mi kardeşim? Bu ne suratsızlık, bu ne lanetlik? Güç bela ikna oldu zaten sizi götürmeye. Şimdi bu adama “50 lirayı bozar mısın” da denmez. Kesin hır çıkacak. Ne bu memnuniyetsizlik? Neden bu kadar şikayetçi herkes yaşamından? Neden kimsenin yüzü gülmüyor? Niye herkes küfür eder gibi konuşuyor karşısındakiyle? Niye öfke dolu bu kalabalık?
***Günaydın!
Otobüste, serviste, kendi arabanızda her nerede olursanız olun “diğerleri” de ne kadar mutsuz farkında mısınız?Herkes kendi hayatının fakiri.Ve ne yazık ki herkes artık sadece kötülüğü samimi buluyor.Doğal olanı bu sanıyor... Hayat kolay değil, hayat eşit değil, hayat güneşli değil evet...Değil ama bir tebessüm, bir şükür, bir teşekkür ne kadar yapay sayılabilir?Bir günaydın ne eksiltir sizden? Nezaket cebinizi doldurmaz belki ama ıssız hayatınızı zenginleştirir...
İclal Aydın (14.12.2006)

1 yorum:

nevbahar01 dedi ki...

ay ne güzel bir yazı bu şeker.
iclal aydın beni görse sabahları daha neler eklerdi bu yazıya düşünemiyorum:)))
anlattığı lanet insanlardan biri de benim sabahları:)))
dün kızkardeşim "abla ne olur sabahları bizimle konuşma" dedi hatta:))) iğğğ kendime gıcık oldum şimdi valla:)))
ne yapayım elimde değil sanırsam, çayımı içip ayılmam bir kaç saatimi alıyor. İş yerimdekiler de elleşmiyor ama ben gene de sinir oluyorum herkese ve herşeye sabahları:))))
tek mutlu olduğum şey ise sabah açtığımda bana gelen yorumları okumak:)