Çarşamba, Nisan 09, 2008

ağzın tat görmesin hayat...


kendime kızgın sevdiğim adama vede dostlarıma kırgın bi güne daha başlıyorum yine,kabuğuma çekilip herşeylerden vazgeçtim ünzile,içimde yaşıyorum bu günlerde dünyayla bağlarımı kopardım heveslerimi mutluluklarımı arzularımı rafa kaldırdım,dün iş çıkışı ne yaptım biliyormusun,eve doğru yürürken yollarda otobanda arabaların arasında güller satan bi adam gördüm ve o an içimi saran tuhaf bi istekle iki gül aldım ondan,biri eşime biride kendime...
akşamda öylesine küstüm ki eşime gülleri bir hışımla mutfaktaki çöpe bıraktım,ne garip şu dünya dedikleri bir an sonrasını kestiremiyor insan,biri çıkıp deseydiki o gülleri heyecanla alırken nefretle bikaç saat sonra çöpe koyacağımı inanmazdım vede ihitimal bile vermezdim ünzile,inan ihtimal bile vermezdim,
bazen ne düşünüyorum biliyormusun,evliliğin yürümesi için kadının çok fazla fedakar olması gerektiğini öğrendiğimi farkediyorum yaşadıkça,ve annemin babamdan gizli neden üç beş lira kenarda köşede sakladığını,ve neden biçok konuda babama muhalefet cümleler kurupta onu incittiğine üzülmeyişini,evet arkadaşım yaşadıkça bende öğreniyorum,
bide ben aradığımda dostum olduğunu hatırlayanlarım var hayatta,ben sorduğumda beni özleyen seni seviyorum dostum dediğimde taraflarından sevildiğimi öğrendiklerim,ah nasıl acıyor içim bir bilsen ünzile,insanın bazı zamanlarda başını yaslıycağı bi omzu bile kalmıyormuş hayatta,ellerimi acıtan dikenler meğer ne hafif kalıyormuş içimi acıtan bu koca yalnızlık ikliminin dikenleri yanında...
nekadar yalnızım meğer koca bi kalabalığın ortasında,herşey yolunda gibi ama yanlış bi yolda,mutsuzum ünzile kaç vakittir şöyle içten bi kahkahaya hasretim yüreğimde inan,işte böyle ünzile hayat acımıyor ama ne çok acıtıyor canını yaşarken...

Hiç yorum yok: