Cuma, Şubat 17, 2012

istemek ve sadece isteyebilmek

şimdi ay usul yıldızlar eski hatıralar gökyüzü gibi...
gitmiyor üzerimizden giden gitti geçen geçti... 
Hani erken inerdi karanlık
 Hani yagmur yagardı inceden
 Hani okuldan isten dönerken ışıklar yanardı evlerde
Hani ay herkeze gülümserken
Mevsimler kımseyi dinlemezken
Hani çocuklar gibi zaman nedır bilmezken..
 Hani sarkılar bizi bu kadar incitmezken...
Eskidendi çok eskiden.....
...
yukardaki sözleri bir arkadaşın resminin yanında okudum az önce,ve üstüme yapışıp kalan onca şeyin ifadesi gibi hissettirdi bir an kendimi bana.
Delicesine isteyipte yazamadığım onca birikmişliklerimin dahi canımı acıtışına aldırmayan ben,içimide en az dışım kadar üşüten soğuk bir akşamın en vakitsiz vakitlerine sığdırma telaşı içinde buldum şu an kendimi.
Dün nasıldım ?
o kadar yapayalnız,
kimsesiz, kırılmış, güvensiz,
umutsuz, karamsar, gözyaşları gözünün ucunda, çaresiz,
ve bunların üstüne birde hüzün..
dün yazma şansım olsaydı bu yazıyı,sağnak yağmurda evleri başına yıkılan karıncaların çaresizliğinin tasviri falan sanılabilirdi belki de..
---
pekde birşey değişti diyemem dünden bugüne,ama hala hayattayım,sıcacık bir odada,karnım tok,ve düşündüklerimi yazma özğürlüğü içinde bişeyler yazabiliyorum,yani bunları düşününce daha ümitsiz olanlara fazlasıyla haksızlık ettiğimi düşündüm bi parça,ve kendimi sıkboğaz ettiğim kendimden biraz olsun uzaklaştırabildim diyeyim,bir nefes alımı kadar da olsa uzaklaşmak canımı acıtan herşeylerden,büyük bir olay benim için doğrusu...

Hiç yorum yok: